Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kanlı 1 Mayıs(!)
2911 sayılı kanuna göre: "Herkesin önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." Birçok vatandaş, sözde tedbir amaçlı Taksim Meydanı'na çıkan yollar trafiğe kapatılmasını ve kurulan polis barikatına rağmen bu hakkını kullanması, görmeyi dilediğimiz şeyledir. Ama sahip olduğu hakları yanlış anlayanlar, bir kez daha Türkiye'nin geri kalmışlığını bizlere gösterdi. Bazı eylemciler, barikat kuran polise çubuklar ile saldırdı ve taşlar attı. Bu durum ne yazık ki ülkemizde hâlen bir 'eylem kültürünün' oluşmadığını gösterir. Ve şunu belirtmek gerekir ki kurumların aldığı yanlış kararları yanlış şekilde eleştirmek ve işçinin-emekçinin haklarını yanlış şekilde savunmak hiçbir artı sağlamayacaktır. Ekstra olarak polise sağlanan barikatların cılızlığı ve sabahın 5'inde Taksim Meydanı'na dikilmeleri, polis memurlarına reva görülen kötü koşulları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Polislerin, İşçilerin ve Emekçilerin daha insancıl 1 Mayıs'lar görmesi dileğiyle. (Alttaki resim: Aydınlık Dergisi 1923. En üstte "Bütün Dünya İşçileri, Birleşiniz", pankartta ise "İşçi künü(günü) 1 Mayıs" yazıyor.)
" Bundan sonra yine kalbiniz katılaştı ; artık kalbiniz taş gibi, hatta daha katıdır. Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki çatlayıp bağrından su fışkırır ; Bazı taşlar da var ki Allah korkusuyla yuvarlanıp düşer. "
Reklam
Rose Yazıları
- Rose? --Efendiim. - ...(Uzun uzun bakmalar) --Söylesene ne oldu?
Rivayet olunur ki, Şeyh Emrem Yunus Hazretleri, Tapduk Yunus'un halifesidir. Tapduk Yûnus Hazretleri'nin gözleri görmezdi ve ümmî idi. Tasavvuf ve bilgisinde devrinde benzeri yoktu. Emrem Yunus önceleri bilgin ve fazilet sahibi idi. Müftülük yapardı. Tevbesine sebep bu idi ki, Tapduk Yunus'un dervişlerinden birine bir fetvâ gerekti.
Cehennem
Cehennemin yedi kapısından geçip yedi katını dolaşan nehir kan rengindeydi. Fokur fokur kaynıyor, kirli ve pis kokulu bir buhar yayıyordu. Çatık kaşları, kıvırcık sakallarıyla bir Zeus heykeli yüzüyordu içinde. Bir zamanlar bembeyaz olan mermer kapkara bir kömür parçasına dönüşmüş, alev alev yanıyordu. Bir He- ra heykeli de fokurdayan suyun içinde kararmıştı. İsa- Meryem ikonları; Lat, Menat, Uzza putları; yağda kavrulmuş irmik tatlıları; un kurabiyeleri; haçlar; kutsal taşlar, uğur paraları; dilek mumları; yeryüzünde boş yere adak adanıp secde edilmiş ne kadar cisim varsa, hepsi nehri doldurmuştu. Kömüre dönüşen bu lanetli nesneler kızgın suda sürükleniyor, uğranmadık bir köşe bırakmıyorlardı cehennemde.
yazmadım seni daha, sevmeye ayırdım tüm zamanları, yazmaya bu yüzden vaktim olmadı. ben düşünmeye başlayınca seni -ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir- inan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar onlar da benimle birlikte ve onlar da benim kadar seni düşünürler... benim kadar diyemem ama yemin ederim onlar da seni özler... hep dalgınım bu günlerde saati cezveye koyup yumurta tutuyorum, bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum. nisan'a kaç var diyorum saati sorarken. hiç böyle olmamıştım. bilenlere sordum; 'aşk bu' dediler..."
Metin Vural
Metin Vural
Reklam
Gözleyi gözleyi gözüm dört oldu Ali’m ne yatarsın günlerin geldi Korular kalmadı kara yurt oldu Ali’m ne yatarsın günlerim geldi Sancak gele gele kazova’ ya dikile Münafık başına taşlar döküle Mümin olan da hakka çakile Ali’m ne yatarsın günlerin geldi Kızılırmak gibi bendinden boşan Hama’dan Mardin’den Sivas’a döşen Düldül eğerlendi zülfikar kuşan Ali’m ne yatarsın günlerin geldi
Sevmiş demek ki. Bir kere sevince yetmiş.
* Yalnız Saban
Herşey yerleşikti, güvenceliydi, mantıkla işlenmiş, insancaydı diyebilirsin hatta. Kendine düşeni yapıyordu _____________________________________Halk Kurulları; Athena adaleti koruyordu; kendisi orda, görünmese bile, ________________________________________her zaman başkanlık ediyordu Areios Pagos'un toplantılarına:
Sayfa 54 - CemKitabı okuyor
357 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Bir kız çocuğunun gözünden bir dönemin, bir neslin, bir halkın, Bir ülkenin hikayesi o kadar ince ve ayrıntılı işlenmiş ki coğrafya ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi... Yazarın tüm kitaplarında hep bir yarım kalmışlık var tıpkı bu coğrafyanın insanlarının umutları gibi
Kırık Taşlar
Kırık TaşlarRojbin Perişan · Aram Yayınevi · 202116 okunma
Reklam
Hêvî
Zelal'in yumuşak insanı sarmalayan sesiyle düşüncelerinden sıyrıldım. " Ali dedi ki Savaş, sana bir mesaj bırakmış demiş ki, "gittiğim her defasında geri dönüp geliyorum ona. Bir Daha Geri döndüğümde bu son kez olacak. Artık bu çemberin kapanması arzusundayım. bir daha döndüğümde onsuz hiçbir yola çıkmayacağım"
Sayfa 330 - Aram yayınları/Savaş/DilarinKitabı okudu
Sığınmacılar...
Sığınmacıların daima taşlar arasındaki taş olduğunu bilmiyor musunuz? Doğdukları ülkeye göre hain, sığındıkları ülkeye göreyse hâlâ doğdukları ülkenin yurttaşıdırlar.
Sayfa 516 - Paris'te, Alman Ravic, Fransız meslektaşı Dr. Veber'e söylüyorKitabı okudu
* Sonradan
İşlerin tersine dönmesinde kimsenin suçu yok, diyoruz. __________________________________________Biri gitti, biri öldürüldü; ötekiler - nerede hesap yapacaksın ____________________________________________şimdi. Mevsimler birbirini izliyor düzenli. Zakkumlar ______________________________________çiçekleniyor. Gölge ağacın çevresinde dönüyor. Kımıldamayan testi kızgın güneşte kaldı, kurudu; su bitti. Oysa değiştirebilirmişiz testinin yerini az şu tarafa az bu ____________________________________________tarafa, saate göre, gölgeye göre ağacın çevresinde, döne döne hızı buluncaya dek, oynarken, unutarak testiyi, suyu, susuzluğu, - hiç susamadan, oynarken. * Taşlar'dan
Sayfa 19 - CemKitabı okuyor
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.