Siyaset Karıştırtmıyorlar Ya Vekilim
Haber: TBMM İdare Amiri, AKP İstanbul Milletvekili ve Filistin Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan, Suudi Arabistan'da gerçekleştirdiği hac ziyareti sırasında boynuna kefiye taktığı için, Suudi polisi tarafından gözaltına alındı.
Üç Saatlik Başkent Gezintisine Dair Notlar
Trenden indim. Bir şeyler atıştırıp eski gardan çıktım. Karşıya geçerken batçık olan yerde, kaldırıma trafo gibi bir şey koymuşlar, yayalar için engel olmuş. Bu kötü. Gençlik Parkı çok canlanmış, yemyeşil. Stadyumun iskeleti şekillenmiş. Taksiciler iyi niyetli, dolandırılma derdi yok. Bazı semtlerde çok tertipli, temiz ve bol ağaçlı geniş caddeler
Reklam
Gerekirse Çizmelerimi Giyer Tekrar Karşılaşırız
Lozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusudur. Lozandan önce Osmanlı Hükümeti Sevr'i imzalar. Kurtuluş Savaşı bittikten sonra Atatürk artık Osmanlı Hükümeti'ni tanımadığını beyan eder çünkü Lozan'a Osmanlı Hükümeti de davet edilmiştir. Atatürk de bunun üzerine saltanatı kaldırır, "Türkiye'yi temsil eden tek müessese TBMM'dir" diye karar çıkarır, dolayısıyla Lozan'a sadece İnönü gönderilir. Ne kadar doğru bilmiyorum ama İnönü'nün postal hikâyesi var; Lozanda, sözleşmeyi imzalayacakları anda şöyle bir cümle kurmuş: "Ben buraya anlaşmaya normal ayakkabılarımla geldim ama gerekirse çizmelerimi giyerim ve tekrar karşılaşırız." Çizmelerimi giyerim metaforu da cephede karşılaşabiliriz anlamındadır ve bu mesaj tahminimce Atatürk'ten gelmiştir çünkü İnönü bunu söyleyecek bir lider değildir. Atatürk, İnönü'ye bunu bu şekilde söylemesi gerektiği konusunda direktif vermiş olabilir. Bu, Atatürk'ün Mussolini'ye gönderdiği mesaja benzer. Mussolini, Antalya dolaylarına gözünü dikmeye başladığında Atatürk, "Bana çizmemi giydirtmesin, der. İtalya çizme şeklinde olduğundan böyle söyler, çok ince bir göndermedir.
"Türküm” ya da “milliyetçiyim” diyemeyenler, demek istemeyenler hiçbir karşılığı olmayan “Türkiyeliyim” ya da “Türkiye milliyetçisiyim” diye uydurma bir tanım ürettiler. Haberin Devamı Bu tartışma 100 yıl önce 1924 Anayasası’nda, “Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese ‘Türk’ denir” şeklindeki Türklük tanımı
O günlerde Meclis'te bir hareketlilik başlar, şanlı bir zafer kazanılmıştır ve düşmanı Anadolu'dan tamamen kovmak için hemen yeni bir taarruza geçme arzusu vardır. Atatürk buna karşı çıkar, "Orduyu baştan kurmamız lazım" der. Muhtelif itirazlar gelir. "Kim başkumandan olacak?" diye sorulduğunda askerler, "Başkumandan belli, yetki Meclis'te" derler. Buna muhtelif itirazlar olur, zira Atatürk tüm yetkileri bir dört ay daha istemektedir. Burada Atatürk, TBMM'yi ilk defa örtülü bir şekilde tahdit eder. "Orduyu başsız bırakmadım, bırakmıyorum, bırakmayacağım!" der. En sonunda İsmet Paşa ve Fevzi Paşa Atatürk'e gider ve "Meclis'i lağvedelim" önerisinde bulunurlar. Atatürk, "Kat'iyyen olmaz, meşruiyyetten ayrılamayız" diyerek itiraz eder. Daha sonra Atatürk, Meclis'te sunulan tüm itirazları toplar, hepsini okur ve ezberler. Ertesi gün Meclis'e gider, tüm itirazlara tek tek cevap verir. Öyle cevaplar verir ki meclis üyeleri korkmaya başlar. En sonunda oybirliğiyle başkumandanlığa Atatürk seçilir. Oy verenlerin bir kısmı, "Oy verelim, yetkili olsun, başarısız olursa asarız" düşüncesiyle oy verir.
Meclis zabıtalarına göre,Said-i Nursî,9 Kasım 1922 tarihinde TBMM'de "hoşâmedî merasîmî" ile karşılandı ...
Sayfa 43 - Nesil yayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.