112- "Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de, dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz 0, yaptıklarınızı hakkıyla görür.”
"istakim-dosdoğru ol” lafzındaki ”sîn” harfi, talep anlamında olabilir. Yani, kendin için, hak üzere kalmayı Allah'tan iste. "İstakim (dosdoğru ol)” emri, emredilene sürekli bağlılık anlamında da olabilir. Bu arada ibadetteki istikametin gerçek anlamı, ihlal etmeksizin hakkını yerine getirmeye devam etmektin Böylece uyum yolunu izlemede sapma meydana gelmemiş olur.
Bu konudaki diğer iki yorum da şöyledir:
- İstikamet sahibi, Allah'ın yolundan yüz çevirmeyen, O'nun çizgisinde yürümeyi, takvasıyla korkmayı ve nefsinin arzularını terk etmeyi sürdüren kimsedir.
- Nefislerin istikameti yanlışı, kalplerin istikameti gafleti, ruhların istikameti alakayı, sırların istikameti de mülahazayı yok etmekle gerçekleşir.
Abidlerin istikameti nefislerini ibadetten alıkoymamaları, onu aksatmamaları ve zor olanını da kolay olanını da yerine getirmeleridir. Zahitlerin istikameti, dünyanın ne azından ne de çoğundan bir şey ummamalarıdır. Tövbe ehlinin istikameti, hatanın semtine bile uğramayıp küçüğünü de büyüğünü de terk etmeleridir. İşte herkesin istikameti bu minval üzeredir.
( Ve men tâbe mea'ke) "Beraberindeki tövbe edenler de.”
Yani, seninle beraber olanlar da dosdoğru olsunlar.