Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Kitap tam bir fiyasko oldu benim için. Bu tarz aforizmalar içeren kitapların daha bilgece, üzerinde titizlikle düşünülerek, araştırmalar, deneyimler katılarak oluşturulması gerekiyor. Bu kitapta bunların hiç biri yok. Aktarımı zayıf, düşünceler havada kalıyor, ifade tarzı çok sönük, hatta ve hatta üzerine yazılan kitap "tekeşlilik" hakkında konu bütünlüğünü yakalayamadığı gibi okuyucuya sunacak bir "şey"ide yok yazarın.
Bu tip çağdaş yazarların "denemeler"ine bakıyorum bir de Montaigne'nin yapıtlarına. Sanırım düşünme biçimi ve bunu aktarışımız çağımızda gün geçtikçe hem değerini hem de niteliğini yitiriyor.
Öncelikle kitap tekeşlilik olgusunu antropolojik düzlemde işleyen bir eser algısı uyandırmıştı bende. Lakin sadece aforizmalardan ve kısa değerlendirmelerden oluşan bir deneme. Buradaki hayal kırıklığını bir kenara bırakırsak, iyi psikolojik tahlilleri olan; tekeşliliği genel olarak Oedipal kompleks ve dışlanmışlık üzerinden yorumlayan; cesur, derin sorular soran güzel bir eser. Ancak tekeşlilik gibi binlerce yıldır var olan bir fenomeni ele almak için yeterli bir eser değil.
144 syf.
7/10 puan verdi
Merak ettiğim bir kitaptı, okumak ise anca kısmet oldu. Sayfa düzeni nasıl tam bilmiyorum ama 100 küsur sayfalık bu kitap, epub formatında 35 sayfa sürüyor. Okuma rutininiz arasında kolaylıkla yer edinebilecek bir tarzı var ve işlediği başlıklar itibariyle de ilgi çekici. Sadakat, ihanet, tekeşlilik hakkındaki çıkarımları, yeri geldiğinde "acaba?" dedirtebiliyor ve kendinizi hangi kategoriye koyduğunuzu sorgular hale gelebiliyorsunuz. Tekeşliliğin sadakatsizlikle iç içeliği, kabul etmek istemesek de önümüze çıkıyor. Bunun yanında, çocukluktan yetişkinliğe geçişte sadakatsizliğin ve tekeşlilik kavramının hayatımıza nasıl entegre olduğunu açıklayan aforizmalar ilginçti.
Adam Philips' in ilişkiler hakkındaki düşünceleri şu ana kadar ilişkiler hakkında düşünülmüşlerin en iyisi bence. Denemelerinde sorduğu sorular ile geleneksel kabulleri tekrar gözden geçirmemizi sağlayıp, ilişkilerimizi bir kalıba sokmaktansa her ilişki biçiminin kendine has zevkleri ve günahları olduğunu gözler önüne seriyor.
Kitapta altını çizebildiğim üç aforizma oldu. Onun dışında kitabın üzerine aldığım not şu: ya ifadeler çok ağır ve ben anlamıyorum, ya da adam boş konuşuyor!
Uzun uzun yazılmış bir kitap değil, minik notlar gibi biraz. Görünüşü kısa ve az belki ama içerik hiç kısa değil; beyin yakıyor ki bu aslında olumlu bir özellik. Düşünmeye itiyor kitap insanı. Bu yönüyle oldukça iyi. Tek eşlilikle ilgili söylediklerine katılıp katılmadığımdan pek emin değilim; ama farklı bir bakış açısı kazandırması açısından kıymetli, okunabilir.
Yazdıklarına dair en dikkatimi çeken husus, lafı dolandırmadan, laf ebeliğine soyunmadan kısa ve net cümlelerle okuyucuyu resmen hırpalıyor. kitaplarını okumak keyifli olduğu kadar da zorlayıcı.
Thomas Schroedter / Christina Vetter - Çokaşklılık... Ayrıntı Yayınlarından çıkıyor. Lacivert Kitaplar toplamının bir parçası. Kitabın son paragrafı bu kitabın varlık sebebini de gayet iyi anlatıyor aslında: Egemen normalliğin artık yeterince mutlu bir yaşamı garantileyemediğinin farkına varmamızı sağlayan birbirinden farklı birçok durumla karşılaştık. ... normalliği sorgulamanın zamanı gelmiştir. Marjinalleştirilmeyen, aksine saygı duyulan, eyleme dönüşmüş bu tür bir çokaşklılık, tekeşli ilişkiler dünyasının standardizasyonuna karşılık toplumsal bir zenginlik olacaktır. Bizler de birçok toplum gibi yaşananlara gözlerimizi kapıyor, kulaklarımızı tıkıyoruz. Bu kitap netameli bir alanda kalem oynatıyor. Konuşmaktan imtina ettiğimiz bir alanda ilerliyor. Aynı anda iki kişiye aşık olunur mu? Hem cinsler birbirini sevse? Sevginin kaç çeşidi var? Bugün tekeşlilik bir alış-veriş (tüketim) ilişkisine mi dönüştü? Neredeyse hiçbir şey bilmediğim queer'i de ilk defa bu kitaptan okumuş oldum. Aldatma, çok eşli olmayla çokaşklılık arasındaki farkları, tekeşliliğinin hangi süreçlerden geçerek normatif bir durum haline geldiğini de tarihsel perspektifle anlatmış. Sanırım asıl sorun cinsiyetlere dayatılan normlar. Judith Butler'in Cinsiyet Belası kitabını okumak da artık farz oldu. İlginç bir kitap... Öğrenmeye, anlamaya ve empatiye dair ne varsa... İyi okumalar... #bookstagram #book #çokaşklılık #inceleme #araştırma #kitap #toplum #cinsiyet #aşk #queer #neokusam #zorbasahaf #kitaplık
Tekeşlilik konusunda derin bir okuma yapmak istiyorsanız bu kitap aradığınız kitap değil. Ama psikolojik bir alt yapıyla tekeşliliğe farklı bir gözden bakmak, tekeşlilik iyi ya da kötüdür demeden beyin fırtınası yaşamak istiyorsanız mutlaka okumanız gereken bir kitap. Ben okurken zevk aldım, farklı yerlerden bakmamı sağladığı bazı konular oldu. Bu yüzden de tatmin edici bulduğumu söyleyebilirim.
Yazarın tekeşlilik ve diğer bazı hususlar üzerine güzel çıkarımları vardı. Bunların bir kısmını alıntı olarak paylaştım ama genel olarak bilmiyorum sanki biraz baştan savma yazılmış gibiydi .Tam olarak ne demek istediğine ilişkin veriler yetersiz gibiydi. Akademik veya felsefi dilde yazılan bir eser olduğu için biraz daha tamamlayıcı ve detay bilgi beklentim vardı. bu açıdan bakıldığında yeteri kadar beni tatmin eden bir kitap olmadı.
Son olarak yazarın ilginç. bir kaç kitabı var felsefik okumayı sevenlerin bakması gereken bir yazar olabilir
'Tekeşlilik' ve 'sadakatsizlik' üzerine olan kitapta, yazar kendi gözlemlerinden ulaştığı tespitlere yer vermiş. Ne çok sıkıcı, ne de çok eğlenceli, 'aforizmalar' tadında bir kitap. Okuduğunuza pişman edecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
Mart ayının son kitabı olarak Adam Phillips'in Tekeşlilik kitabını okudum.
Psikoterapist olan yazarın konuyla ilgili aforizmalarından oluşmuş kitap kısa bölümler içerdiğinden çabucak okunuyor. Fakat neredeyse her cümlede bin bir çeşit anlam sorgulayınca, anlamını çözemediklerimizi anlamaya uğraştığım bir kitap oldu.
️Kısaca özetlemek için arka kapaktan alıntı yapacağım: "Dışlama" üzerine kurulmuş gibi görünen bu yapının (Tekeşliliğin) aslında daima kendisinden başka şeyleri içereceğini, sadakatin ihanete, bağlılığın sadakatsizliğe durmadan dönüşeceğini ve tanımı gereği "iki kişilik" bir kurum olan tekeşliliğin ebedi bir "üçüncü" olmadan yapamayacağını söylüyor.
Alıntı
️Eğer kimsenin üç haftadan daha uzun süre tekeşli olamayacağına dair bir kanun çıkarılsaydı, insanlar kendilerini müthiş bir baskı altında hissederlerdi. Ama tam olarak neye zorlayan bir baskı? Neyin acısını çekerlerdi? Neden mahrum kalırlardı? Protesto için sokağa dökülseler pankartlarında ne yazardı?
Düşünün bakalım. Buyrun size evde kalma sendromunu unutmanıza vesile olacak bir konu .
Sevgiyle kalın