"Televizyon okuma-yazma kültürünü genişletmez ve pekiştirmek. Tersine, okuma-yazma kültürüne saldırır. Televizyon herhangi bir şeyin devamıysa eğer, on beşinci yüzyıldaki matbanın değil, on dokuzuncu yüzyıl ortasında telgraf ile fotoğrafın başlattığı geleneğin devamıdır."
Sayfa 108 - Ayrıntı yayınları
"Ve en önemlisi, kamuoyunu ilgilendiren hiçbir konu (politika, haber, eğitim, din, bilim, spor) televizyonun ilgi alanının dışında kalmaz. Yani, halkın bu konuları kavrayış biçimi tamamen televizyonun yönelimleriyle şekillenmektedir."
Sayfa 101 - Ayrıntı yayınları
Reklam
"Telgrafta olduğu gibi fotoğraflar dünyasında da başlangıç, orta ya da son yoktur. Dünya atomlaşmıştır. Bir tek şimdiki zaman vardır ve onun da anlatılabilecek herhangi bir öykünün parçası olması gerekmez."
Sayfa 96 - Ayrıntı yayınları
Huxlex, Orwell'in kavrayamadığı bir noktayı, teknolojik yeniliklerle beyni uyuşmuş ve çelişkiye karşı duyarsız bir topluluktan herhangi bir şey gizlemenin gerekmediğini kavramıştı. Huxley en gözde uyuşturucumuzun televizyon olacağı yönünde bir söz sarf etmemekle birlikte, Robert Mac Neil'in "Televizyon, Aldous Huxley'in Brave New World'unun gövdesidir." şeklindeki gözlemini gözü kapalı onaylardı.
Sayfa 139 - Ayrıntı Yayınları
"Kuşkusuz söz, asli ve vazgeçilmez olan araçtır. Bizi insan yapan, insan olarak kalmamızı sağlayan, aslında insanın anlamını tanımlayan , sözdür."
“...televizyon öğrencinin okuma özgürlüğünü açıkça kısıtlar ve bunu, deyiş yerindeyse, masumca davranışlarla yapar. Televizyon kitapları yasaklamaz, sadece onların yerine geçer.”
Reklam
"" "Doğayla bağımız koptuğu için doğal olarak zihinsel beceriler geliştiriyoruz. Bir çok kitap okuyor, müzelere ve konserlere gidiyor, televizyon izliyor ve kendimize bir sürü başka eğlence buluyoruz. Hiç durmaksızın başka insanların fikirlerinden alıntı yapıyor ve sanat hakkında bolca konuşup düşünüyoruz. Sanata neden bu kadar ihtiyaç duyuyoruz? Bu bir kaçış yolu, bir uyarılma şekli mi? Doğayla doğrudan temas halindeyseniz, kanat çırpan bir kuşun hareketini izler, gökyüzündeki her değişimin güzelliğini görür ve tepelerin üstüne düşen gölgeleri veya bir başkasının yüzündeki güzelliği seyre dalarsınız, bir resmen bakmak için müzeye gitmeyi ister misiniz sizce? Belki etrafınızdaki onca şeye bakmayı bilmediğinizden, daha iyi görebilmenizi sağlasın diye bir tür uyuşturucuya başvuruyorsunuz. " ""
tenis, televizyon ve para sayesinde bir eğlence aracına dönüştü
Eskiden yüksek tabakadan insanların amatörce oynadığı bir spor olan tenis, televizyon ve para sayesinde oynama zamanı programlan ve yerleri pazarın (ve özellikle de TV’nin) talepleri tarafından belirlenen, profesyonel bir eğlence aracına dönüştürülmüştür.
"Türkiye'de sınıflar arasında çok uçurum vardı ama eğlence kültürü bir fabrikanın patronuyla işçisini, bir generalle şoförünü, holding sahibiyle dilenciyi birleştiriyordu. Hepsi aynı magazin tanrı ve tanrıçalarını izliyor, onların resimlerine bakıyor ve onların televizyon dizilerini seyrediyorlardı."
Sayfa 206 - Doğan KitapKitabı okudu
Ucundan tapu gösterilen piyangolar, özel çekilişler, yarışmalar, elemeli televizyon programları, şunlar bunlar arasında bir gün biri ev verir mi acaba bize diye beklemeyeceksiniz şimdi, hayatınız boyunca para biriktirecek, ne yapacak edecek, borca girecek, harca girecek, kendinize bir konut edineceksiniz. Piyangodan para çıksa bile, bir ev ve araba düşleyeceksiniz. Dünya seyahati, gönlünce eğlence, adalara kaçma dönemi bile geçti gitti, varsa yoksa ev ve araba, bunu bileceksiniz...
933 öğeden 621 ile 630 arasındakiler gösteriliyor.