#ruadamvale // Rus asıllı Amerikan yazarla meşhur ‘lolita’ kitabıyla ve akabinde çekilen filmiyle tanışmıştım. Rua, dam, vale kitabıysa ilk kez 1928'de Rusça olarak basılmış. 1968’de Dimitri (Nabakov’un oğlu) sayesinde ingilizceye çevrilmiş. Yıllar sonra dilimize çevrilmesi iletişim yayınları aracılığıyla gerçekleşmiş. Çok da iyi olmuş, Nabokov gibi yazarları tercüme etmek kolay iş değil.
“Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür” diye boşuna dememiş yazar :) Kitabın konusu aşina olduğumuz türde. Zengin bir adam, onun 30’lu yaşlarında güzel ama paragöz karısı ve 20’li yaşlarında taşradan yanlarına çalışmaya gelen bir yeğen. Yenge ve yeğen arasında vuku bulan bastıralamayan duygular. Tipik bir Aşk-ı Memnu konusu demeyiniz, kalemin başında Nabokov varsa işler farklı oluyor. Varlıklı kocanın arkasından planlanan durumların ağırlığı, karakterlerin üzerine ok gibi yağıyor ve nihai amaca varan yolda suçluluklar ayyuka çıkıyor. Karakterlerin duygu geçişleri çok başarılı işlenmiş. Bunun yanına biraz gerilim, fazlaca merak duygusu, inceden müstehcenlik ve gülümseten ironik diyaloglar eklenince eserin niteliği artıyor.
Ben severek okudum. Neyse ki elimde daha okunacak Nabokov kitapları var. Bazı kalemleri, şifa niyetine ara ara bir doz almak kalbe iyi geliyor :)
❓Yazar diyor ki ; “Hep düşünmüşümdür, insan acaba kimi daha iyi tanır: Beş saat aynı odada birlikte kaldığı birisini mi, yoksa bir ay boyunca her gün on dakika gördüğü birisini mi?"
Sizce ??