Tekrarlayıcı terör deneyimi ve tecil, özellikle bir aşk ilişkisinin tecrit edilmiş bağlamında, yoğun bir duyguyla, neredeyse tapınılan, güçlü, Tanrısal otoriteye ba­ğımlılıkla sonuçlanabilir. Kurban onun gazabının yarattığı terör içinde yaşayabilir; fakat gücün, yol göstermenin ve bizatihi yaşamın kaynağı olarak da onu görebilir. ilişki olağandışı bir özel olma niteliği yüklenir. Eşlerinin büyüklenmeci tavrını benimseyen ve sadakat ve boyun eğmenin kanıtı olarak kendi kuşkularını gönüllü baskılayan dayak yiyen kimi kadınlar, bir tür müstesna, neredeyse sanrısal dünyadan söz eder. Benzer deneyimler totaliter dinsel tarikatlara katılan insanlar tarafından düzenli olarak rapor edilir.
Terörist saldırıyı hazırlayan taraf için, saldırı bir terör eylemi değil aksine ahlaki bir zorunluluktur. Saldırılan taraf ise ahlaki açıdan aşağılanmış kurbanı temsil eder.
Reklam
Genç kadının kanı yaralarından sızarak yere aktı, göllendi. Toprakta vakitsiz açan kızıl bir gül büyürken, Şehnaz herkesin gözü önünde, inlemeleri gittikçe hafifleyerek kan kaybından öldü, ancak ondan sonra adam kadını son bir kez öpüp tabancasını attı ve teslim oldu. Daha yürekli kocalar, kadını vurduktan sonra tabancayı kendi şakağına dayayıp intihar ediyordu. Besbelli Yusuf onlardan değildi. Şimdi bir sürü ceza indirimiyle hapse girecek, orada –ağır mahkûm, leşi var diye– el pençe divan, saygıyla karşılanacak, birkaç yıl yatıp çıktıktan sonra da muteber bir yurttaş olarak hayatına devam edecekti. Belki de daha önceki iki karısını öldürdüğünü, hapis yattığını söyleyerek televizyondaki evlenme programına çıkıp yeniden evlenmek istediğini söyleyen yaşlı adam gibi davranacaktı. Âdet böyleydi; onlara kader kurbanı deniyor, anlayış gösteriliyordu. Duvara “Kahrolsun hükümet” yazdığı ya da okulda Deniz Gezmiş şiiri okuduğu için anti terör yasasına göre örgüt elemanı gibi gösterilip otuz yıla mahkûm edilen gençler, öğrenciler gibi tehlikeli değildi toplum için.
Sayfa 162 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
"faşizmin resmi tarih, gerici gelenek ve devletle ilişkilenme sürecinde değerlendirilmesi "olmazsa olmaz" nitelikli ve vazgeçilemezdir. Bunlar faşizmin "yaşam alanları"dır ... Bu bağlamda, "Ulusun ve devletin yüceltilmesi"ne yönelik milliyetçi bir kudurganlıkta somutlanan faşizm, daima bir "düşman" (ya
İç kurban uyuyor, ama uyandığında kendisini kur­taracağını umduğu sahte tanrılar arıyor.
Kendine acıma, kurban konumunda oluşun bir sonucu­dur, fakat aslında acıyı yaratan durumun tersine dönü­şü halidir. Kendine acıma her zaman yaşanan asıl acının algılanmamasıdır, çünkü bunu algılamak otoritenin ira­desine karşı çıkmak demektir.
Reklam
485 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.