Bedende can tende nam neylesin.
Bunca kahır bunca mihnet eylesin
Bel bükülsün can sökülsün gizlensin.
Ey sevgili beni artık azad et .
Yıllar yorgun kıldı bedeni canı
Kalp yoruldu mihenk taşıydı kanı
Sağ yanımda şefaatçi sultanı
Durdur artık beni senden azad et !
Ne eyleyim ben bu yalan Dünyayı
Sevmek yetmez canı bedeni yaradanı .
Geçti zaman bitti benliğin ayı,
Gül bülbülü buldu seni neylesin!
Azad İncir yaprağından tesbih taneleri isimli deneme ve Kral Çıplak adlı toplum bilimi takriben iki ay civarında yeni düzenleme ile okucuyla buluşuyor . Instagram sayfasınıda takip edebilirsiniz .
“…
— Serhat’ım, yine hüzünden gemiler yapmış, denize açılmışsın..
— Efendim, ruhum tesbih taneleri gibi kopuk, dağınık, ruhumda nasır tutmuş acılarım var..
…”
S/126
Sılanın mesafelerle değil yaşamlarla arandığı bir gurbet hikayesi ve parçalanmış bir ailenin dramı..
Nice duyguların en çok da acının neredeyse dokunulacak kadar yakın sesleri..
Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor..
Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim uzun uzadıya.Kelimelerim şelâleleşiyor ne zaman bir şeyler yazmaya kalksam.
Yanan alnım, müşfik avuçlarda ne kadar da muhtaç.Beni ne kadar ateşe atıp harlatsalar da, hiçbir acım küllenemez.Zümrüd-ü Anka gibi kendi külümden doğar ve katar katar Turnalar gibi kanat vurarak, yine revan olurum yollara🥀
"Bir virgül için ölünen bir dünya düşlüyorum."
Şimdi al bu hassasiyeti şekillendir şekillendirebilirsen zihninde..
Cioran 'la ilk tanışmam Hasan Ali Toptaş' ın bir kitabı vesilesiyle oldu. Hemen okumalıyım, diye düşünüp Çürümenin Kitabı 'ndan başladım. Tabi hiçbir fikrim yok nasıl bir okyanusa daldığım hakkında.
Ortalara doğru, artık
“Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz.
Daha kaç sene bekleyeceğim? Çöldeki kumlar kadar susuzum, gelişin nisan yağmuru olsun.”
Metin T. ağabeyime ithaf etmek istiyorum :)
SAHNE
Bir sahne izledi, inanamadı.Bu kadar kendini anlatıyor olamazdı. Üst üste altmış yedi kere izledi. Üşenmedi saydı, tesbih taneleri gibi saydı. Basbayağı kendi hayatıydı işte bu. Üstelik bu sahneyi yirmi beş sene önce de izlemişti ,gerçi