Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Küçük görülen Günahlar!!!!
Ebû Hureyre'nin naklettiği, "kul bir günah işledi mi onun kalbine siyah bir nokta konulur. O bunu tevbe ve istiğfar ile silip attığı zaman kalbi cilalandırılır. Ancak tekrar günah işlerse siyah noktalar artar. Nihayet onlar kalbini tamamen kuşatır. İşte bu Yüce Allah'ın Kur'ân'da buyurduğu pastır" şeklindeki hadisle bu kavram açıklığa kavuşmuştur (tebyin).
İnsan, her an hata eden, sık sık günah işleyen aciz bir yaratıktır. Nefsinin ve şeytanın arzularına uyup günahkar olan ve bu günahları üstüste yığılan kul, hakikaten, merhamet sahibi olan yüce Allah'ın bağışlamasına ve affına ne kadar da muhtaçtır. Rabb'imizin Ğafür ve Rahîm sıfatlarına sığınıp tevbe ve istiğfar etmekten başka çare mi var?
Reklam
Tevbe ve İstiğfar
Halbuki insanoğlu, mâsumluğun saf râyihası içinde doğar ve cihana tertemiz olarak gelir. Din de bu fıtrî temizliği korumak için Allah tarafın dan insana verilen bir lûtuf ve merhamet tecellîsidir. Dolayısıyla kul, bu iki sâik sâyesinde gaflet perdelerini aralayabilirse, işlediği cürmün ağırlığını vicdanında hisseder. Onun iç âleminde saklı bulunan fazilet hisleri uyanır. Kalbi büyük bir nedâmetle için için yanar ve ılık gözyaşlarıyla Rabbine gönlünü açar. İşte bu yanış ve pişmanlık "TEVBE"dir.
Sayfa 125 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Tevbe ve İstiğfar
Bir kimsenin, hiç de mecbûr olmadığı halde, karşısındakine bir bardak su ikram etmesi, bir teşekkür borcu doğurur ki, bu da insani ve vicdani bir vecibe kabul edilir. Aslında bu ölçü, bize Cenab-ı Hakk'ın sayısız nimetleri karşısında nasıl bir minnettarlık ve şükür hissi içinde yaşamamız gerektiğini hatırlatır. Hal böyleyken, bir insanın, fıtratında bulunan cehalet, şehvet, kibir, gurur, hırs, cimrilik, haset, israf ve öfke gibi mezmum sıfatlara temayül ederek, kısaca nefse tabi olarak ilahi nimetler karşısında nankörlük etmesi, onun sahip olduğu fıtrî şerefe gölge düşüren büyük bir aldanıştir.
İstiğfar - Tevbe
Tevbe, istiğfar'dan önce yapılmalıdır. Tevbe, Şerîatte çirkin olan şeyden, dinde mahmûd, güzel olan şeye rücu' etmek, dönmektir. İstiğfâr ise, günahın çirkinliğini görüp ondan yüz çevirdikten sonra mağfiret taleb etmektir. Tevbeden sonra yapılan istiğfâr tevbeden önce yapılan istiğfâra nazaran kabûle daha yakındır.
Sayfa 125 - 3. CİLT
Şu an yazmakta olduğun kitap seni vezir de edebilir, rezil de! Eğer ahiret denen alemde, hayat kitabın okunduğunda rezil olmak, yerin altında yer aramak istemiyorsan, hayattayken her günün sonunda kitabını bir kere daha oku.Seni pişman edecek satırlar var mı, bir bak.İş işten geçmeden o satır ve sayfaları, tevbe ile istiğfar ile silmeye çalış.
Sayfa 572Kitabı okudu
Reklam
‎"Sanki hiç olmamış gibi saniyeler içinde geçen, ‎ama acıları bizimle kalan kaç günah işledik?" ‎( Yakalanmış Düşünceler | Sayfa 495 )
İbnü`l-Cevzi
İbnü`l-Cevzi
[ رحمه الله ]
Ebu Hureyre(r.a)'den rivayet edildiğine göre, Rasulallah(s.a.v)'i işittim, şöyle diyordu: "Vallahi ben, Allah'a günde yetmiş defadan çok tevbe ve istiğfar ediyorum."
RİSALE-İ NURDAN İSTİFADELERİM
Günah işleyip tevbe ve istiğfar etmeden günahta ısrar etmek ve Allah’ın yolundan sapmak, hayvandan aşağı olmak demektir.Çünkü günah işleyip ısrar eden, Allah’ın yolundan çıkan insan da hayvan gibi yer, içer ve cinsel ihtiyaçlarını giderir. İnsan ile hayvanın arasındaki fark şudur: İnsanda akıl var.Hayvanda akıl yok.Hayvan yemek, içmek ve cinsel ihtiyaçlarında tam lezzet alır.Çünkü aklı yoktur.Ama insan sadece yese, içse ve şehvetini tatmin etse o zaman aklı sürekli onu rahatsız edecektir.Çünkü geçmiş zamanın üzüntüleri ve gelecek zamanın korkuları o insanın aklına yüklenecek.Bu sıkıntıdan kurtulmak için ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçacaktır. O zaman insan hayvan gibi yapsa tam lezzet almadığı gibi sıkıntılı bir hayatın yükünü çekecektir. Ey nefsim! Ya aklını başından çıkar at hayvan ol kurtul veya aklını imanla başına al.Yüz derece hayvandan ziyade bu fani dünyada dahi safi lezzetleri kazan (Risale-i Nur Külliyatından)
Risale-i Nur
Risale-i Nur
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
📜İbnu Kayyım el-Cevziyye rahimehullah el-Cevabu'l-Kafi li men Se'ele ani'd-Deva'i'ş-Şafi isimli eserinde diyor ki: Allah teala'ya şirk koşma türlerinden biri de Allah'tan başkası adına yemin etmede olduğu gibi konuşmada yapılan şirktir. Nitekim İmam Ahmed ve Ebû Dâvûd, Peygamber sallallahu aleyhi ve
Reklam
Bir defasında Hasan-ı Basrî Hazretleri’ne dört kişi gelerek biri kuraklıktan, diğeri fakirlikten, öteki tarlasının verimsizliğinden, bir başkası da çocuğunun olmayışından şikâyette bulunmuş, Hazret’ten himmet talep etmişlerdi. Bu büyük velî, onların her birine de “istiğfâr”ı tavsiye etti. Yanındakiler kendisine: “–Efendim, bu kimselerin dert ve sıkıntıları farklı farklı, lâkin siz hepsine aynı şeyi tavsiye ettiniz?!” dediler. Hasan-ı Basrî Hazretleri, onlara şu âyet-i kerîmeyi okuyarak cevap verdi: “Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsân etsin, sizin için ırmaklar akıtsın!” (Nûh, 10-12)
Ramazan ayı bitince Sâlihler ne derdi? Ömer bin Abdülaziz Ramazan'ın sonunda belde ahalisine; "Ramazan'ı istiğfarla kapatın" diye yazardı. Güzel bir amelin ardını neden bağışlanma dileyerek, istiğfar ederek kapatalım ki? Bunun çok latif bir manası var aslında. "Estağfirullah/Allahım beni affet" demek bu amelin daha güzelini yapabilirdim ya Rabbi; ama elimden anca bu kadarı geldi, noksan kaldı minnettarlığım, eksik kaldı tespihatım sen tamamla, bağışla. Günah ve kötülüklerle harcadığım ömrüm vardı, sen affınla cennete dahil et beni. Ellerimden, dillerimden ve gözlerimden nice hatalar dökülse de dillerimden ve gözlerimden nice hatalar dökülse de bağışlanma ümidiyle yanıp tutuşur bu kulun da onun için istiğfar diler senden, sen affet beni. İşte bir Ramazan sonrası istiğfarla ben yine sana geliyorum, tevbe ediyorum Rabbim, gözümün kuruluğuna, dilimin yarım ifadelerine ne olur bakma, bulutlar yağmur olsa benim halimi anlatamaz. Sen anla beni. Estağfirullah her namazımıza, estağfirullah her Ramazan ayımıza, estağfirullah hayatımıza, estağfirullah ölümümüze...
Said Özdemir
Said Özdemir
Seyyid'ül İstiğfar
Allâhümme ente Rabbî lâilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va‘dike mesteta‘tü e‘ûzü bike min şerri mâ sana‘tü ebûü leke bi ni‘metike aleyye ve ebûü bizenbî fağfirlî feinnehü lâ yağfiru’z-zünûbe illâ ente. Ma‘nâsı “Allâh’ım! Sen Rabbimsin, İbâdete lâyık Senden başka hiçbir İlâh yoktur; yalnız Sen varsın. Beni Sen yarattın, şübhesiz ben Senin kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ü va‘d üzere sâbitim. Allâh’ım! İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsân buyurduğun ni‘metini Zât-ı Ulûhiyyetine i‘tirâf ederim. Günâhımı da i‘tirâf ederim. Günâhımı bağışla! Çünkü günâh bağışlamak kimsenin haddi değildir. Ancak Sen bağışlarsın. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz buyururlar ki: “Bu “seyyidü’l istiğfâr” duâsını her kim kalbiyle sevâb ve fazîletine inanarak gündüz okursa ve akşâm olmadan ölürse o kimse ehl-i cennet câmiasındandır. Her kim de sevâb ve fazîletine inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse o kimse ehl-i cennet zümresindendir.” (Tecrîd-i Sarîh, 12.c., 333.s.) Tevbe ve istiğfâra devam eden kimseye Allâhü Te‘âlâ her sıkıntıdan bir kurtuluş ve her darlıktan bir genişlik ihsân eder ve o kimseyi ummadığı yerden rızıklandırır. “(Habîbim) Sen onların içinde olduğun halde Allâh onlara azâb edecek değildir. Ve onlar istiğfâra devâm ederken (bağışlanmalarını isteyenler bulunurken) de Allâh onlara azâb edecek değildir.”(Enfâl s. 33)
Allah'ın rahmeti üzerine olsun, Şeyh Ali el-Buhayri'den herhangi bir kimse dua istirham ettiğinde şu karşılığı verirdi: "Haydi hepiniz (Estağfirullahe'l-azim, ellezi la ilahe illa hüve'l-hayye'l-kayyüm ve etûbu ileyhi min külli zenbin), diyerek istiğfar ediniz. Sonra çevresindekilere, Çocuklarım! Ma'siyetleriyle Rabbini gazaba getiren bir kul, Rabbinden bir haceti nasıl isteyebilir? Bu ma'siyetlere tevbe ettiğinde çok defa duası kabul olunur," derdi.
Sayfa 149 - Bedir YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.