Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
tedbir, kuvvet ve havlin yaradanına yaslanmaktır. Zünnûn-i Mısrîden tevekkülün mânası sorulmuştur. Ce- vab olarak demiştir ki: "Allah'tan Başka bütün batıl rableri atmak ve sebebleri kesmektir!" Binaenaleyh bâtıl rableri atmak, tevhid ilmine, sebepleri kesmek ise amellere işarettir. Hazretin kelâmında, her ne ka- dar låfzın zımnında tevekkül varsa da, açıkça hale dokun- mak yoktur. Bunun üzerine Hazrete denildi ki: "Biraz daha izah eder misiniz?" Cevab olarak buyurdu: "Nefsi kulluğun ahkâmına atmak ve rububiyet dâvasından çıkartmaktır!"
Hüseyin b. Mansûr, bir gün ehl-i tarîkten birine bazı mutasavvıfların hâlini ve makâmını sordu. O da “Ben otuz senedir tevekkül makâmında nefsimi eğitiyorum.” deyince bunun üzerine Hüseyin b. Mansûr ona şöyle der: “Tüm ömrünü, bâtınını tamir etmekle meşgul ettin. Tevhidde fenâ olmaya ne zaman geleceksin?”
Sayfa 578
Reklam
Bunun üzerine, huzurun heybeti, onu dört taraftan kap- ladı. O, baygın olarak, heybet içerisinde yere düşüp tepindi. Ayıldığında: "Sen ortaktan münezzehsin. Senin şanın ne bü- yüktür. Sana tevbe ettim. Sana tevekkül ettim. Senin Ceb- bar, Vahid, Kahhar bir padişah olduğuna inandım. Binaena- leyh senin gayrinden korkmam, senden başka hiç kimseden ummam. Ancak cezalandırmandan afvına sığındım. Rızana võnelerek öfkenden sanâ sığınırım. Benim çıkar yolum an- cak senden istemek, sana iltica etmek, senin huzurunda sız- layarak: Göğsümü benim için genişlet ki, seni tanıyayım. Lisanımdan düğümü çöz ki, seni medh u senâ edeyim" demekliğimdir.
Aksa tufanı siyonizmi yenecek
Kanlı coğrafyalar üzerine kurulan evlerimizin temellerini çürüten kan lekeleri beraberinde hayallerimize de sıçrıyor ama umutlarımız hâlâ dimdik ayakta ve tevekkül ediyoruz... #filistinçiçekleri#
"Biz senden önce gönderdiğimiz her peygambere, 'Bende başka hak ilah yoktur, ancak Bana kulluk edin!' diye vahyettik (Enbiya, 25) "Andolsun ki Biz her topluma, kendi içlerinden, 'Sadec Allah'a kulluk edin ve tâğuttan uzak durun!' diye elçiler gönde dik." (Nahl, 36) Çünkü insanlar bir ve tek olan, aziz ve celil Allah için, O'na ibade etmek için ve kalplerini O'na bağlamak için yaratıldılar. O'nu kendi lerine ilah edinmeleri, O'na saygı göstermeleri, O'ndan korkmalan O'ndan ümit etmeleri, O'na tevekkül etmeleri, O'na rağbet etmelen ve O'ndan rahbet etmeleri için yaratıldılar. Ta ki bu konularda kendilerine Allah'ı birlemede yardımcı olmayan dünyadaki her şeyden sıy rılmış ve uzaklaşmış olsunlar. Çünkü sen yaratılansın, kalp ve kalıp olarak her şeyde Yaratan için olman gerekir. Bu sebeple peygamberler, bu çok önemli meseleye, tek ve ortağı olmayan Allah'a ibadet ve kulluk etmeye çağırmışlardır. Salât ve selam onların üzerine olsun.
İbadet Cenabı Hakkın razı olduğu ve sevdiği gizli-açık bütün fiil ve sözleri içine alan oldukça geniş kapsamlı bir kavramdır. Namaz, oruç, hac, doğru söz, ma'rufu emretmek, münkerden sakındırmak, kafirlere ve münafklara karşı cihad etmek; komşuya, yetime, yoksula, yolda kalmışa, köleye ve hayvanlara yardmda bulunmak, Kur'ân okumak, dua etmek, zikretmek ve benzeri fiil ve hareketlerin hepsi ibadet ve kulluk kapsamına girerler. Allah'ı ve Rasûlü'nü -salât ve selam üzerine olsun- sevmek, Allah -Celle Celaluhû-'dan korkmak ve O'na boyun eğmek, dini amelleri Allah'n rızasını kazanmak için yapmak, Allah'ın sana kötü görünen hūkmüne sabır ve nimetine şükreylemek, kaza ve kaderine rıza göstermek, Allahu Tealaya tevekkül etmek, rahmetini ümit edip azabından korkmak ve benzeri bütün haller de ubûdiyet (kulluk ve ibadet) kavramma dahildirler.
Reklam
Ahzâb
‌ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter. Ahzâb 3 ‌ مَا جَعَلَ اللّٰهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ ف۪ي جَوْفِه۪ۚ وَمَا جَعَلَ اَزْوَاجَكُمُ الّٰٓئ۪ تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ اُمَّهَاتِكُمْۚ وَمَا جَعَلَ اَدْعِيَٓاءَكُمْ اَبْنَٓاءَكُمْۜ ذٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِاَفْوَاهِكُمْۜ وَاللّٰهُ
Ahzâb
‌ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter. Ahzâb 3 ‌ مَا جَعَلَ اللّٰهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ ف۪ي جَوْفِه۪ۚ وَمَا جَعَلَ اَزْوَاجَكُمُ الّٰٓئ۪ تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ اُمَّهَاتِكُمْۚ وَمَا جَعَلَ اَدْعِيَٓاءَكُمْ اَبْنَٓاءَكُمْۜ ذٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِاَفْوَاهِكُمْۜ وَاللّٰهُ
Belkide mevsimi değil güçlü durmanın, belki de zamanı değil güçlü olmanın. Tevekkül edip bazı şeyleri bırakıp, üzerine düşmemeyi öğrenmektir belkide..
Nahl
‌ وَعَلَى اللّٰهِ قَصْدُ السَّب۪يلِ وَمِنْهَا جَٓائِرٌۜ وَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ۟ Doğru yolu göstermek Allah'a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi. Nahl 9 ‌ وَهُوَ الَّذ۪ي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا مِنْهُ لَحْماً طَرِياًّ وَتَسْتَخْرِجُوا مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَاۚ وَتَرَى
1.011 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.