Bir kalabalığı boyunduruk altına almakla, bir toplumu yönetmek arasında her zaman bir ayrım olacaktır. Dağınık yaşayan insanların sayıları ne olursa olsun, birbiri ardınca bir kişinin buyruğu altına girdikleri zaman, bence artık bir ulusla başkanı değil, bir efendi ile köleleri vardır. Bu belki bir topluluktur ama hiçbir zaman toplum sayılamaz. Çünkü burada ne kamusal bir yarar vardır ne de politik bir bütünlük. Bu adam dünyanın yarısını boyunduruğu altına alsa bile yine de kişi olmaktan çıkamaz; öbürlerinin çıkarından ayrı olan çıkarı her zaman için özel bir çıkardır. Bu adam ölüverirse hakemi kendinden sonra dağılıp gider, tıpkı yanıp kül olan bir meşe ağacı gibi.
Oblomov sordu:
-Benden nefret etmeyecek misin?
Olga hafif bir sesle:
-Niçin nefret edeyim? dedi.
-Her şey için. Sana yaptıklarım için.
-Bana ne yaptın?
-Seni sevdim. Bu bir hakaret sayılır.