Thetis’in Penceresi

Thetis’in Penceresi
@thetis
22 kütüphaneci puanı
187 okur puanı
Ekim 2012 tarihinde katıldı
96 syf.
·
Puan vermedi
Robert Ezra Park’ın yazdığı Sosyoloji ve Sosyal Bilimler; Sosyoloji Bilimine Giriş serisinin ilk kitabı. İçerik olarak, sosyoloji nasıl doğdu? Sosyolojinin diğer bilimler arasındaki yeri neydi? Tarih ile sosyolojinin arasında nasıl bir ilişki var? gibi soruları cevaplandırmakla kalmıyor; Spencer, Rene Worms, Hobbes, Giddings, Durkheim ve Le Bon gibi düşünürlerin ve kolektif zihnin, sosyal kontrol mekanizmaları üzerindeki etkilerinden de bahsediyor. Sosyolojinin araştırma ve soruşturma dönemi içinde olduğumuzu belirten sosyolog, ‘sosyal araştırma nedir?’ sorusunu ortaya atıp sorunları sınıflandırarak sorduğu soruya açıklık getirmeye çalışıyor. Ayrıca Park, kitabının büyük bölümüne hakim olan sosyoloji-tarih ilişkisine; “Tarihsel olarak, sosyolojinin kökenleri tarihtedir.” , “...insan doğasının tarih somut, sosyoloji de soyut bilimidir.” şeklinde açıklama getiriyor. Sosyolojinin bir bilim dalı olarak gelişimini içinde barındıran kitabın sonunda bulunan; ‘Sistematik Sosyolojide Örnek Çalışmalar ve Sosyolojik Araştırma Yöntemleri’ ve ‘Tartışma Konuları’ başlıklı bölümler ise konuya ilgi duyanların araştırmalarını sürdürebilmelerine imkân tanıyan okuma önerileri ve tartışma konularını içinde barındırması açısından yol gösterici nitelikte olduğunu belirtmekte fayda var.
Sosyoloji ve Sosyal Bilimler
Sosyoloji ve Sosyal BilimlerRobert E. Park · Pinhan Yayıncılık · 201735 okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
Cinselliğin gelişimi, 1900-2010 yıllarını kapsayan bir dönem beş bölüme ayrılarak incelenmiş. Bu sayede evreler arasındaki geçişleri daha net görebiliyorsunuz. Örneğin, I. Dünya Savaşı öncesi dönemde devletlerin cinsellik üzerine yürüttüğü politikalar, cinselliğin bu dönemde nasıl algılandığı, evliliklerde cinselliğe bakış açısına değinmiş. Genel hatlarıyla da; Kiliselerin doğum kontrol yöntemlerine, kürtaja ve cinselliğe karşı yaklaşımları, bu yaklaşımların toplum ve devlet politikaları üzerindeki etkisi ve Dünya Savaşları’ndan sonraki dönemde Kilise’nin cinselliğe karşı duruşu mercek altına alınmış. Nazi Almanyası’nda yaşanan toplu katliamlara ek olarak gerek toplama kamplarında bulunan insanlara gerekse dışardaki eşcinsellere yapılan cinsel tacizler, cinsel aşağılamalar ve zaman içinde Nazizmin cinselliğe karşı duruşundaki değişime yer verilmiş. Günümüzde ise cinselliğe yüklenen yeni anlamlar, cinsellik üzerinden yürütülen devlet politikaları anlatılmış. Kitapta beni en çok etkileyen kısımlardan biri şüphesiz ki Nazi Dönemi Almanyası’nda yaşananlar, devletlerin ve kutsal kabul edilen mercilerin doğum kontrol yöntemleri ve kürtaja karşı yaklaşımlarının altında yatan nedenler oldu.
Avrupa'da Cinsellik
Avrupa'da Cinsellik
Avrupa'da Cinsellik
Avrupa'da CinsellikDagmar Herzog · Doğan Kitap · 201425 okunma
113 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın arka kapağında, Cengiz Han’a Küsen Bulut’un aslında Gün Olur Asra Bedel adlı romanın içinde yer alan uzunca ve onu tamamlayan bir bölüm olduğu, fakat o dönemde KGB’yi ağır şekilde suçlayan bu bölümün romandan çıkarılarak uygun ortama ulaşıldıktan sonra yayınlandığı belirtilmiş. Dolayısıyla bu kitabın aslında Gün Olur Asra Bedel’den sonra okunması daha verimli olacaktır. Ancak ben tesadüfi olarak ilk bu kitaptan başladığımdan bırakmak istemedim. Kitap siyasi açıdan oldukça sert bir iklimde yaşananları konu alıyor. Politik açıdan gücü elinde bulunduran kişilerin çıkarları uğruna masum insanları hiç tereddüt etmeden kurban edişleri ve bu noktada insanların acımasızlığı ve acımasızlıklarının sınırları sizi dehşete düşürebilir. Bu durum, birebir aynı olmasada aklıma Milgram’ın Nazi Almanyası’nda uyum ve itaat üzerine yapmış olduğu deneyi getirdi. Kitaba adını veren Cengiz Han’a Küsen Bulut ise kitabın içinde yer alan, sizi düşündürerek olaylar arasında bağlantı kurmanızı sağlayan ve kurgunun üzerinden ilerletildiği uzunca bir bölüm. Kitap hakkında daha fazla bir şey söylemeden okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim.
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen BulutCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201515,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
272 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap sosyolojiye giriş okumalarında önerilen kitaplardan biri ve bu konuda başarılı olduğunu düşünüyorum. Takip edenler belki hatırlayacaktır, daha önce Anthony Giddens’ın Sosyoloji, Kısa Fakat Eleştirel Bir Giriş kitabını okumuş ve gayet uzun cümleler kurduğunu ve Marx‘ın yanında diğer bazı düşünürlerin de kuramlarıyla karşılaştırmalı olarak sosyolojiyi yorumladığını belirtmiştim. Bauman ise aksine sosyolojiyle hiç bağı olmayan birine anlatır gibi, yalın ve kısa cümlelerle sanki sizinle konuşuyormuşçasına bilgilerini aktarıyor. Kitap oniki bölümden oluşuyor; her bölümde farklı bir kavram verilerek, hayatın içinden örneklerle ve bu örnekler üzerinde açıklamalar yaparak konuyu kavramanızı ve farklı bakış açılarından ele almanızı sağlıyor. Mesela “Biz ve Onlar” başlığı altında grup yapılarına değinirken, insanların nasıl gruplaştıklarını, diğer insanları neye göre ötekileştirdiklerini ve bunun gündelik hayata nasıl yansıma şekillerini ele alıyor. Aslında genel olarak bakıldığında kitabın sosyal psikoloji üzerine yazılmış olduğunu söylemek mümkün. Kitabın son kısmında ek okuma önerileri diye bir bölüm oluşturmuş Bauman, burada sosyolojiye ilgi duyanlara kitap tavsiyeleri yer alıyor. Bu da kitabın başka bir artısı. Son olarak Bauman sosyoloji alanında sürekli öğrenilecek bilgiler olduğunu ve tam da bu yüzden hiç bir zaman öğrenebileceğim her şeyi öğrendim diyemeyeceğimizi belirtmiş. Ben kendisine katılıyorum. Hayat için de aynısı geçerli değil mi sizce?
Sosyolojik Düşünmek
Sosyolojik DüşünmekZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 20121,635 okunma
412 syf.
·
Puan vermedi
Anna, Hanna ve Anny; üç ana karakter, 16.YY, 20.YY, 21.YY olmak üzere üç ayrı zaman dilimi ve 42 bölüm. Her bölümde ayrı ayrı sırasıyla bu üç kadının yaşam hikayelerini okuyoruz. Anna ve Anny’nin hikayesi bir anlatıcı tarafından, Hanna ise hikayesini ilk ağızdan anlatıyor. Hepsinin hikayesi farklı olsa da buluştukları bir nokta var ki o da bulundukları dönemde yaşadıkları topluma ait değilmiş gibi hissetmeleri. Kiliselerin gücün zirvesinde olduğu bir dönemde Anna’nın evrenin özünü arayışı, Tanrı’yı tanımlama biçiminin dönemin şartlarına göre aslında sıradan olan ama sıradışı kabul edilerek anlaşılamayan bir kadın. Hanna farklılığının bilincinde fakat toplumsal normlara uyum sağlamaya çalışan bir kadın. Bir gün yaşadığı kötü bir deneyim sebebiyle psikanalizle tanışıyor ve kendi bilinmezliğinde yolculuğa çıkarak kendini yeniden keşfetme imkanı buluyor. Ünlü bir sinema yıldızı olan Anny ise içinde bulunduğu sistem ve toplumsal yapıya tepkisini en uçlarda yaşayarak gösteriyor. Büyük bir ruhsal çöküşün ardından toparlanarak kendi doğru yolunu buluyor. Hepinizin kendi yolunu bulması dileğiyle...
Bir Aynada Üç Kadın
Bir Aynada Üç KadınEric Emmanuel Schmitt · Doğan Kitap · 201360 okunma
Reklam
Reklam
37 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.