"Ve ayaklarının altında, derin darbeler,
kazma darbeleri devam etmekte idi.
Bütün arkadaşları orada idiler, sanki
kendisini her adımda takip etmekte idiler.
Şu pancar fidanının altındaki iki
büklüm çalışan Maheude değil mi idi?
Sağda, solda, daha ileride, buğdayların, genç ağaçların altında başkalarını fark eder gibiydi. Şimdi, Nisan güneşi, toprağı ısıtıyor, vadilerden hayat fışkırıyor, tomurcuklar patlıyor, ekinler yükseliyordu.
Her yandan tohumlar şişiyor,
uzuyor, toprağı deliyordu.
Ve, arkadaşlar, tekrar tekrar, sanki yüzeye yaklaşmışlar gibi daha berrak bir şekilde vuruyorlar, vuruyorlardı. İnsanlar yetişiyor, kara, kin dolu bir ordu, bir asır sonraki hasada hazırlanıyor, tohumlarını patlatıyordu.”