Yayınevinden okuduğum ilk gotik bir hikaye.
Kapağını kapattıktan sonra biraz ürperdiğimi söylemeden geçemeyeceğim
İspanyol Yazarımız Layla Martínez'in, sıkıcı olmayan, Betimlemesiz fakat akıcı olan bir kalemi var. En beklenmedik anlarda kendini gösteren gıcırtılar, varlıklar ve seslerle dolu rahatsız edici bir eve götürüyor.
Küçük bir ev düşünün, aileden miras kalan tek varlık. Evde yaşayan dört neslin içeride yaşadığı şeyler hiçte kolay değildir bunları bize aktardıklarında ise geçmişe dönüp olayların nasıl bu hale geldiğini öğreniyoruz.
Savaş , yoksulluk, nefret ve adaletsizlik ile dolu olan dört neslin yaşadıkları büyükanne ile başlayarak torun ile tamamlanmakta diyebilirim. Aynı evde Birbiri ardına verilen gizemli kayıpların ardından büyükanne zamanında yaşadığı haksızlıklar, zulümler korku ve şiddet dolu olayları anlatırken, torun ise aynı kaderin mirasını günümüze taşıyor. Peki evin annesi nerede? Bunu da kitabı okurken göreceksiniz
Yazarımız, o döneme ait İspanyolda olan haksızlığı, cinsiyet ayrımını, verilen iç savaşların, sınıf ayrımına varıncaya kadar ele alıp yazmış.
Yazarın büyükannesinden duyduğu gerçek üstü olaylardan esinlenerek yazdığı bu kitabı okurken gerileceğinizi unutmayın. Derin bir kaleme, anlamak istemeyene zor fakat olaylar gün ışığına çıktığında tüyler ürpertici bir eser. Yazarın kalemini sevdim. Olayları, verdiği mesajlar ile okunmaya değer bir eser çıkartmış.