Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tunahan Aka

Sabitlenmiş gönderi
yaşar kemal'in tasviriyle: "akşamüstleri tünelden taksime doğru sol kaldırımdan yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli, ama müthiş kederli -yüzündeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzde donup kalmıştır-, pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. bu adamın, bu beyoğlu kalabalığı içinde bir hali vardır ki (daha doğrusu her hali) size bu koskocaman şehirde yalnız, yapayalnız olduğunu söyler. bu neden böyledir? orasını kimse de bilmez… bazı adam vardır, insan yüzünde sırf hınç, kin okur. bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık… bu adamın üstünden başından da yalnızlık akar. bir de bu adama, kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız. bu adam hikayeci sait faiktir."
Reklam
93 syf.
·
Puan vermedi
Hüyükteki Nar Ağacı
Hüyükteki Nar AğacıYaşar Kemal
8.4/10 · 4.607 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Coşkun (Servis yapan garsona bakarak Saffet'e): Bu adamı sanki bir yerden tanıyorum. Sanki bu adam daha önce çok başka bir iş yapıyordu. (İçini çeker.) Son günlerde herkesi birbirine karıştırıyorum zaten. Saffet (Aldırışsız): Oyun yazmaktan olmuştur. Coşkun (Duymamış gibi): Belki de karıştırmıyorum. Belki de insanlar aynı oyunları oynuyorlar, hayatlarını birbirine benzer oyunlarla geçiriyorlar. Saffet: Ama biz başkayız, değil mi? Coşkun (Heyecanla): Evet, evet biz herkesten başkayız, öyle olmak zorundayız.
Dorian Gray insanlığın tarih boyunca gelişimine bakınca bir tür kayıp duygusuna kapılıyordu. İnsanoğlu nelerden vazgeçmişti? Hem de ne kadar değmeyecek şeyler uğruna! Bu tarih, türlü türlü çılgınca kasıtlı retler, canavarca kendi kendine işkence etmeler ve kendi kendini inkârlarla doluydu; tüm bunların kökeninde korku vardı, sonuçsa cehaletin bedeli olarak insanın kaçmaya çalıştığı yozlaşmanın çok daha beterine mahkûm olmasıydı.
Reklam
"İnsanlar en çok kendilerine lazım olan şeyleri başkalarına vermeye pek meraklıdır. Cömertliğin son noktası diyorum ben buna."
Bay Golyadkin, uyandığına pişman olmuş ve gördüğü rüyaya tekrar dönmek istermiş gibi gözlerini hemen yeniden kapattı. Ama bir dakika içinde, muhtemelen o ana kadar düzene girmemiş, dağınık düşüncelerinin etrafında döndüğü fikri nihayet sabitlediği için yatağından fırladı.
onun için pek deli divane olduğum filan yoktu, ama yıllardır tanıyorduk birbirimizi.eskiden onu pek akıllı sanırdım, o aptallığımla tabii. öyle sanmamın nedeni; tiyatro, edebiyat ve bütün bu zırvalıklar üzerine çok şey bilmesiydi. birisi bu konularda pek çok şey biliyorsa, onun aptal olup olmadığını anlayabilmeniz epey zaman alıyor. sally'nin ne olduğunu anlamam için yıllar geçmesi gerekti. sanırım, onunla bu kadar oynaşmasaydık, çok daha önce anlayabilirdim. en büyük sorunum da bu benim; kiminle biraz oynaşsam, onu bayağı akıllı biri sanıyorum. hiç de öyle değil tabii, ama ben yine de öyle sanıyorum.
164 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.