Sakın olmaya ki şehirlerde oturasınız, yerleşesiniz. Zira şehirde oturanların ili ve boyu malûm olmaz, asalet ve şerafeti kalmaz; beylik ve asalet, ancak göçebelikte ve Türkmenliktedir.
Reklam
Avrupa alimleri, eski Türk dinini, Şamanizmden ibaret zannederler. Halbuki Şamanizm, eski Türklerin dini sistemleri değil, sihri sistemleridir. "Şaman", "kahin" ve "sihirbaz" demektir. Eski Türklerin dini reislerine, "toyon" derlerdi. Sihirbazlara da "kam" derlerdi. Tibetliler, bu kelimeyi "kaman" şekline soktular; Avrupalılar da buna "şaman" kılığını verdiler.
Sayfa 385 - Yapı Kredi Yayınları
John Davernport - Hz. Muhammed ve Kur'ân'-ı Kerim - 19. Yüzyıl Türkiye'si
"İstanbul gibi bir başkentte tüccarlar belirli zamanlarda mağazalarında bulunmadıkları, geceleyin evler önemsiz sürgülerle korunmuş olduğu hâlde bütün yıl ancak üç dört hırsızlığın olduğunu duymazsınız." "Müezzinin sesi yükseldi mi Türk, dükkânının içinde namazını kılar ya da mağazasını açık bırakarak ve genel güvenliğe dayanarak komşu camiye gider." "Türkiye'deki hamalların dürüstlüğü bizden çok yüksektir. Galata'dan gemilere her türlü eşyayı götürenler bunlardır. Fakat hiçbir vakit burada bir şey kaybolmaz."
Kurultayın ilk kurucusu, ilk Türk ilhanlığının ve ilhanlık ordu ve devlet teşkilatının kurucusu olan Mete'dir. Mete'nin kurduğu ordu ve devletin teşkilatına tabi olan da Kun ilidir. Hiyung-nu ve Hun isimleri Kun kelimesinin Çinliler ve Avrupalılar tarafından tahrif edilmesinden doğmuştur. Kun ilhanları kendilerine Tanrı Kutu Kin Yüz derlerdi. Joseph De Guignes'e göre Kin Yüz, "geniş yüzlü" demek. Tanrı kutunun manası ise malum: Tanrı'nın kutsal gücü demektir. Dokuz Oğuzlarda da idikut derlerdi. İdi, Tanrı manasınadır. O halde bunun manası da Tanrı'nın kutsal gücü olmak lazım gelir.
İlhanın vefatında yapılan büyük yuğa bütün hakanlar ya bizzat yahut temsilciler göndererek iştirak ederlerdi. Ölen namına bir bark (mabet) yapılırdı. Bir de mengü taş dikilir, üzerine ölümün kahramanlıkları yazılırdı. Dost hakandan birisi yuğa başkanlık etmek üzere balbal seçilirdi. Her hakanlıktan gelen sığıtçılar (ağlayıcılar) ile yuğukçular yüksek sesle ağlarlardı.
Reklam
Ongunlar, totemler demektir. Bir boyun ongunu, onun mübarek tanıdığı bir hayvandır. Oğuzlarda bu hayvanlar, avcı kuşlardan seçilmiştir. Her dört boyun müşterek bir ongunu vardır. Çünkü bu dört boy, aynı aşiretin yerine geçen kardeş boylardır.
Türkler, kendi başlarına bir ırktırlar. Başka ırkların birisinden ayrılmış değildirler. Eski Türkler ayrı bir ırk oldukları için asıl ve kökenleri olamaz. Türkler tarih öncesi zamanından beri bağımsız bir ırktırlar.
Selçukname yazarı da, kitabında yazıyor ki: "Dayım daima bize nasihat verirdi, derdi ki: Sakın olmaya ki şehirlerde oturasınız, yerleşesiniz. Zira şehirde oturanların ili ve boyu belli olmaz, asalet ve şerefliliği kalmaz; beylik ve asalet, ancak göçebelikte ve Türkmenliktedir."
M.Ö. 138-115 yılları arasında Doğu ve Batı Türkistan'ı gezen bir Çinli seyyah, sadece Fergana vadisinde yetmiş kadar şehir ve kasaba saydığını kaydetmektedir. Gök-Türkler zamanındaki yerleşik hayatın çokluğu ve zenginliğine dair Arap seyyahların bol bol kayıtları vardır. Uygurlar dönemi ise, yerleşik topluma geçilen, büyük şehirlerin kurulduğu dönemdir.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.