Altmışımızda jön oynayamıyoruz, John Wayne gibi. Belki de ondan Türk sineması fazla gelişemedi.
'Aile Yuvası' bize genç çifti, baba evinin boğucu atmosferinden kaçmalarını sağlayabilecek bir daire edinmek ümidiyle lojman servisinin eşiğini boş yere aşındıran Laci ve lrén'i gösterir. 'Torino At'ı bize, bir sabah çorak bir toprağı terk etmek üzere az miktarda eşyasını toplayan baba ve kızı gösterir. Ama ardında kaybolduklarını gördüğümüz aynı ufuk çizgisi üzerinde, bu kez onları ters yönde yol alırken ve sabah yüklenmiş eşyaları boşaltmak üzere eve geri dönerken görürüz. İkisi arasındaki fark tam olarak şudur: Hiçbir açıklamanın geçerliliği yoktur artık; anlayışsız bir bürokrasi, vaat edilmiş mutluluğun yolunu tıkayan despot bir baba yoktur artık. Bireyleri gitmeye iten ve onları eve geri getiren aynı rüzgârlı ufuk vardır sadece. Toplumsal olandan kozmik olana geçiş, diyor sinemacı. Ama bu kozmik, saf tefekkür dünyası değildir. Bu yalnızca sinemanın sunabileceği, saf duyumu körelten her şeyden sıyrılmış, mutlak olarak gerçekçi, mutlak olarak maddi bir dünyadır.
Sayfa 8 - 1. Ertesi ZamanKitabı okudu
Reklam
168 syf.
9/10 puan verdi
·
34 günde okudu
"İnsandaki çocuk vicdanı, tohumda ki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır." Kitaba başladığımdan beri araya bir sürü kitap sıkıştırdım sadece geceleri 2,3 sayfa okudum ama bugün bitireyim diye elime alınca bir çırpıda okudum. Bu yazarın okuduğum ilk kitabı ve büyük ayıp biliyorum. Anlatımından o kadar zevk aladım ki betimlemeleri ile sanki türk sineması izledim okumaktan ziyade. Kitabın sonunda yazarın kitap ile ilgili açıklamaları var bir çok yazar, eleştirmen kitabın sonu öyle bitmemeliydi yazmış ama bir okur olarak ancak bir son bu kadar güzel yazılabilirdi diyorum bundan başkası bu tadı vermezdi. Kesinlikle tavsiye ediyorum sizde benim gibi geç kalmayın.
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201871,2bin okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
(Dikkat spoiler içerir) Güzel sözlerin olduğu bir kitap. Bence acı biraz abartılmış ve Türk sineması tadında bir roman. Bukre isminde üniversiteye hazırlanan bir genç kız aldatılıyor ve teselliyi yakın arkadaşında buluyor. Sonra Cem isminde bir gençle tanışıyor geçmişini bir kenara bırakıyor. Ancak Cem de onu Rüya ile aldatıyor. Kendisiyle hesaplaşırken gerçek aşkın yakın arkadaşı Selim olduğunu anlıyor ve onunla evleniyor. Ara ara denemeler ara ara da hikayelerin olduğu bu kitap beni duygu seline boğdu diyemem. Belki de yazarın hitap ettiği kitlenin dışındayım. Fakat kitap zaman kaybı okunmaya değmez eleştirilerini ağır buluyorum. Çünkü kitaba karşı ön yargı oluşturuyor. Herkes her kitabı yaşadıkları ölçüsünde özümser.
Bukre
BukreKahraman Tazeoğlu · Destek Yayınları · 201321,3bin okunma
"Bugünkü Türk sineması ait olduğu medeniyet dairesi ile bağlarına, geleneğine sahip çıkarak belirgin bir kimlik oluşturmanın ilk adımlarını atıyor. Yetmişlerde başlayan son dönem Türk sineması içinde beğendiğim çok az ama bence çok iyi ve önemli birkaç film var. Ahmet Uluçay'ın Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Yavuz Turgul'un Gönül Yarası, Semih Kaplanoğlu'nun Yumurta, Süt, Bal üçlemesi. Bu az sayıda film bence yukarıda sözünü ettiğim kimlik sorunsalını çözümlemiş, geleceğe örneklik edebilecek nitelikte eğilimler ve renkler taşıyor."
Sayfa 42 - Ayşe Şasa'nın Hafızası Üzerine Birkaç Not, Asım ÖzKitabı okudu
Afişleri basan kişi yanlış anlamış ve kafasına göre ismi değiştirmiş.Aslında filmin adı 'Mavi Çöl'dü,denizi çağrıştırsın diye koymuştuk.Fakat afişci filmi görmediğinden kendi kendine 'Mavi çöl olur mu yahu,bu işte bir yanlışlık var' demiş.Bize ulaşmaya çalışmış ama bulamayınca da kafasına göre aklınca yanlış olan şeyi düzeltmiş.Filmin adını 'Çöl' olarak basmış yani.Eh,onca afiş ziyan olmasın diye biz de jenerikteki ismi Çöl olarak yeniden yazdık.
Sayfa 95
Reklam
888 öğeden 771 ile 780 arasındakiler gösteriliyor.