Arap alfabesi, Arapçaya mükemmel uymakla beraber, Türk dili için özellikle elverişsiz idi. Türkçe, Arapça ve Farscadan alınmış bir çok sözcükleri içine almakla beraber, Arap yazısının ifade edemediği bir çok şekil ve sesleriyle, temel yapısı her ikisinden de pek farklı olarak kalır. Arap yazısının kendisi, öğrenilmesi hiç de kolay olan bir şey değildir; Osmanlı Türkçesinde imla ile telaffuz arasındaki İngilizcedekinden daha geniş farklılık, onun güçlüklerini daha da artırmıştı. Osmanlı Türkçesinin güçlüğü, sadece yazıldığı yazıdan ileri gelmiyordu. Dilin kendisi de, Arapça ve Farscadan yalnız sözcükler değil, terkipler ve hatta gramer kuralları iktihas ederek, ağdalı ve sun'i bir hale gelmişti. Osmanlı Türkçesi, en iyi günlerinde, bir imparatorluk uygarlığına yaraşır bir araç olarak, ihtişamlı bir ifade aracı olmuştu ; fakat daha sonraları, daha az hünerli kimseler elinde ağır, esneksiz ve inanılmaz derecede ağdalı hale gelmişti. Resmi dilde, telmih ve yapmacıklarla dolu karışık ve sökülmesi güç bir üslup ortaya çıkmıştı; on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda, Osmanlı düz yazısı, genellikle tam bir mübalağa halinde dejenere olmuştu yolu izi belli olmayan şaşırtıcı kelime kalabalığında ince anlam farklarının kaybolduğu, eğilip bükülmüş sentaks ve şişirilmiş deyimler yığını.
Sayfa 421Kitabı okudu
Bütün Alıntılar
GÜNEŞ ENERJİSİYLE SU ARITIMI Avustralya ve Çin’den bilim insan- ları, ortak yürüttükleri çalışmalar neticesinde güneş enerjisiyle çalışan bir su arıtma teknolojisi geliştirdiklerini duyurdu. Nature Sustainability dergisinde yayım- lanan makalede, bu teknikle 30 dakika içerisinde 150 litre suyun temizlendiği ve elde edilen suyun,
Reklam
Gazeteci Avni Özgürel, Radikal gazetesinde 7 Aralık 2005'te yayımlanan "Amerikancı Sol" adlı yazısında Alparslan Türkeş'e özel bir sohbet sırasında, "1944'te tutuklanıp idamla yargılandınız, size yönelik suçlama devlet aleyhine işlenen cürümler faslındandı. Tabutlukta yattınız, işkence gördünüz. Çok daha basit sebeplerle hakkında
Türkiye, onlarca yıl Soğuk Savaş’ın adeta göbeğinde yaşamış; ancak bu konuda Türkiye dışında yapılan alternatif incelemeler ve eleştirel yaklaşımlar, akademik dünyada ya da genel olarak aydınlar arasında neredeyse hiç ilgi uyandırmamıştır. Bu tavır nedeniyle Batı’da üretilen ana akım fikirler neredeyse sorgulanmaksızın kabul görmüştür. Halbuki
Bu kitap Soğuk Savaş’ın en heveskâr yönetici sınıflarından birine sahip Türkiye’nin, Soğuk Savaş koşullarında yaşadığı entelektüel dönüşümü anlama çabasının bir ürünüdür. En genel haliyle ifade edilecek olursa, bu çalışmada Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Türkiye fikir hayatının farklı kesimlerinin ABD’yle kurulan ilişkiye, Soğuk Savaş
Teşekkür Eskilere uzanan kişisel bir notla başlamak istiyorum: Üniversite yıllarından bu yana sinema, akademik/entelektüel uğraşlarımı doğrudan olmasa da dolaylı olarak beslemiştir. Bu dünyada beni en çok etkileyen isimlerden biri Istvan Szabo’dur. Szabo’nun eserleri arasında Mephisto ve Taking Sides (Taraf Tutmak), II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş
Reklam
311 öğeden 261 ile 270 arasındakiler gösteriliyor.