Yeni bir hukuk anlayışı oluşturmamız lazım. Hakka, eşitliğe, özgürlüğe dayalı bir hukuk anlayışına ulaşmamız lazım. "Ulus dev letlerin vakti geçti" denildiği dönem Sovyetler Birliği'nin çözülme sinden sonraki dönemdir. Sovyetler Birliği'nde sosyalizmin çözülme sinden bu yana dünyada onlarca devlet kuruldu. Dünyanın hiçbir
Rostov, Stavropol, Krasnodar böyle Ruslastırıldı.
1864 yılında Türkiye'ye göç eden Çerkeslerle birlikte Çeçenistan ve Dağıstan'dan çok sayıda insan gelmişti. Gunib düştükten sonra uzun süre bölgede yer yer direniş devam etmişti; ancak Ruslar, muhalefeti korkunç şiddetli yöntemlerle ezmeye karar verdi. Silah zoruyla toplanan dağlılar, ovalara dağıtılıyordu. Fakat dağlılar, ne gavurlara teslim olmayı ne de avullarını bırakıp çiftliklere yerleşmeyi istiyordu. Türkiye'deki Müslüman yönetime sığınmaya giden Çerkeslere katıldılar. Uzun zaman sonra bu grubun bazı liderlerinin Ruslardan para aldığı ve bu insanlara, gitmeye ikna ettiği her bir Kafkasyalı için yüklü meblağlar ödendiği iddia edildi. Boşalan toprakları, daha uysal Kazak yerleşimcilerle iskan etmek Rusların işine geliyordu. İngiltere'nin de bu işte parmağı olduğu ve Sultan'ı göçmenleri kabul etmeye teşvik ettiği söylendi.
Söz gelişi, ABD'deki terör saldırısına gösterdikleri tepkiyi Türkiye'de PKK terörüne karşı hiçbir zaman göstermediler. Teröre karşı her türlü tedbiri alacağını söyleyen ABD'ye karşı gösterdikleri anlayışı vaktiyle Türk devletinden esirgediler. Bunların bir kısmı, hâlâ, bugün bile, PKK' yı terörist bir örgüt olarak görmek ve kabul etmek konusunda isteksiz davranırlar. Bugün bütün dünyada teröre karşı oluşan havaya ve bazı ülkelerin bu havadan istifade ederek kendi ülkelerinde ciddi kıyımlar yapmalarına (Rusya'da Çeçenistan ve Çin'de Doğu Türkistan gelişmeleri) karşı sergilenen "görmezden gelme" tavrı (hiç kuşkunuz olmasın) "bugün bile" Türk devletinden esirgenebilir.
Ahulgo'da yaşanan felaketten bir yıl sonra 1840'ta Şamil'in tekrar ortaya çıkmasıyla kıyasıya mücadele yeniden başladı. Ne reform yapmaktan ve daha merhametli bir yönetimden bahseden Ruslar için ne de daha önce Müritlerle tam anlamıyla ittifaka yanaşmayan dağlılar için artık bir orta yol bulmak mümkündü. Dağlılar, akın akın
Ahulgo'da yaşanan felaketten bir yıl sonra 1840'ta Şamil'in tekrar ortaya çıkmasıyla kıyasıya mücadele yeniden başladı. Ne reform yapmaktan ve daha merhametli bir yönetimden bahseden Ruslar için ne de daha önce Müritlerle tam anlamıyla ittifaka yanaşmayan dağlılar için artık bir orta yol bulmak mümkündü. Dağlılar, akın akın
Şamil Basayev ile 1995 yılının Nisan ayında Çeçenistan'ın Avtury köyünde karşılaşmak nasip oldu.
Sıcak bir sarılma sonunda bir de fırça yemiştim.
Asker olduğumu anlayınca seni kim getirdi buraya dedi.
Bir organizasyonla geldim deyince.
Senin burda kalmana izin vermem sen askersin, derhal Türkiye'ye dön, asıl savaş orda, biz burdaki savaşı kazandık demişti.
20 günlük Çeçenistan maceram o gün bitmişti.
Allah rahmet eylesin.
Bir Portre: Cevher Dudayev
Şu anda Çeçenya Devlet Başkanı olan Cevher Dudayev, Çeçen'dir. 1944 yılında doğmuştur. Hava Harp Okulu'ndan mezun olduktan sonra Hava Kuvvetleri Akademisi'ni bitirmiştir. 13 yıl sürgünde bulunmuş, Afganistan savaşlarına katılmıştır. Dudayev 1968'de SBKP üyesi olmuş ve bu üyeliği 1991'e kadar
ABHAZYA SAVAŞINDA ÇEÇENLER
Toz bulutlarını çok yakından görebiliyoruz. Abhazlara doğru yağan top ve tank mermilerinin çıkardığı toz bulutlarını... Rusya sınırındaki Gagra kentindeyiz. Gürcü kuvvetleri kentin hemen hemen tamamını ellerine geçirmiş durumda. Ancak kentin çıkışındaki bölge halen Abhaz Milisler tarafından korunuyor. Korunan bölgede hastanede var. Hastanenin
"Çeçen" tanımlaması, ilk kez Ruslar tarafından 1732'de Kafkasya'daki kabile ve klan toplulukları için yapılır. Grozni yakınında bir köye Rusların vermiş olduğu "Çeçen" adı daha sonra bu bölgede yaşayan insanlar için de kullanılmaya başlanmıştır. Arkeolojik kalıntıların ve bilimsel araştırmaların tanıklığına göre;
Genelde Türkiye'de haritaya bakma alışkanlığı yoktur. İlkokul ve ortaokul yıllarının dersleri arasında haritaya bakılır ve ondan sonra bir daha da harita ortaya çıkmaz. Neyse ki, son zamanlarda büyük gazeteler kupon karşılığında atlaslar dağıtmaya başladılar ve bizler de evimizin bir köşesine sakladığımız bu atlaslar aracılığı ile biraz biraz
Beksultan Batırhan: 21.10.1888'de Kuzey Kafkasya'da Çeçenistan'ın Pliyev köyünde doğar. Dağıstan Emniyet Teşkilatı'nda görev alır. 1917'de Türkiye'ye iltica eder. Samsun'a yerleşir. Daha sonra İstanbul'a gelir. Kafkas tarihi ile ilgilenmiş, birçok dergi ve gazeteler de tarihi ve milli konular üzerinde mekaleler yayınlamıştır.
Giray Cabagi: 3 mayıs 1882'de Çeçenistan'ın Nasır-Kort yöresinde doğar, Lise tahsilini Viladikafkas şehrinde yaptıktan sonra Petersburg ve Riga üniversitelerinde öğrenimini tamamlar, ziraat mühendisi olarak Petersburg Tarım Bakanlığında görev alır.
Üniversite sıralarında yayın yoluyla milletine hizmete çalışır. Prens Ubtomsky'in Petesburgskya-Bodomosti gazetesinde Çeçenistan'daki Rus görevlerinin baskılarından söz eder. 1918'de kurulan Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'nin önce Maliye Vekili, daha sonra Parlemento Başkanı olur. 1919'da General Denikin'e yenilen Wassan-Giray Polonya'ya geçer. Buradaki gazete ve dergilerle Rus zulmünden söz eden yazılar yazar. 1938' de Polonya yayın ateşesi olarak Türkiye'ye gelir ve Il. Dünya Savaşına kadar kalır. Bu savaşı fırsat bilerek görevinden ayrılır ve Almanya'ya gider. Alman görüşünün de kendi ideallerine uymadığını anlayınca önce Berlin'de gazete çıkarır, sonra 1949 da Türkiye'ye döner. Çeşitli Avrupa gazetelerine Kafkasya hakkında yazılar gönderir. 1961'de İstanbul'da vefat eder.
31 Aralık 1994 (Sabah): 20 gündür, Çeçenya (Çeçenistan) topraklarına saldırı düzenleyip de ilerlemekte bulunan Rus ordusunun hedefi başkent Grozni'yi ele geçirmek. Rus uçakları tarafından bombalanmasıyla isabet kaydetmiş olan dev bir rafinerinin alevler içinde olduğu bildiriliyor. Bunun esas sorumlusu ise Jirinovski yanlısı Ruslar. Önceki
1947 yılının yaz aylarında American Associated Press Ajansı Çeçen-İnguş, Karaçay-Balkar, Kırım-Tatarları, Kalmuklar ve İdil boyu Almanlarının kanlı bir şekilde yok ve göç ettirildiklerine dair bir haber yayınlamıştı. Bu haberi Türkiye basını, özellikle Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Abidin Daver de doğrulamıştır. Aradan uzun zaman geçmeden