Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk, ayrılık, hasret, ümit ifade eden bu türkü sözleri, dünya kadar eski olan ve dünya durdukça kalacak olan bu sözler, sanki Tahmine’nin yüreğinin, varlığının dibinden, en derin, en gizli köşelerinden kopup geliyordu.
Kalbinin en derin, en gizli hislerini, sözle ifade edemediği duygularını bu türkülerin melodile­rinde, sözlerinde buluyordu. Aşk, ayrılık, hasret, ümit ifade eden bu türkü sözleri, dünya kadar eski olan ve dünya durdukça kalacak olan bu sözler, sanki Tahmine’nin yüreğinin, varlığının dibinden, en derin, en gizli köşelerinden kopup geliyordu.
Reklam
Türk Ocakları, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından da kuvvet alan tek ve son ümit halinde, “Büyük Türk Birliği” hayaline daha kuvvetle sarıldılar. Rus ihtilâli üzerine İstanbul’a gelen Kırımlıları İstanbul Türkocağında selamlayan Hamdullah Suphi bu hülyayı böyle hülâsa ediyordu: “Harpten evvel hiçbir içtima günümüz yoktu ki Kafkasya’dan, Kırım’dan, Kazan’dan, Türkistan’dan, kendi âlemimizin muhtelif köşelerinden gelmiş kardeşler burada bizimle beraber aynı düşüncenin ufkuna, heyecanına dalmasınlar. Ocağın bir çok meşhur günleri oldu. Onlar arasında, biri İsmail Gasprenski’nin günüdür. Şimal topraklarında yaşayan milyonlarca Türk’ü kendi benliğine vâsıl eden, kurtaran bu aziz ve kutsî babamız, ayrılmadan evvel kulaklarımıza asla unutmayacağımız bir söz fısıldamıştı: “Bazı düşünceler vardır ki o bize yasaktır, demişti, onları bizden sonraki nesillere bırakalım. Biz manevî birliği yapalım, dilleri birleştirdim, siyasî birliği başkaları düşünsünler.” Bu söz Ocağın eskiden beri akide olarak kabul ettiği bir düsturdur
Türk Ocakları, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından da kuvvet alan tek ve son ümit halinde, “Büyük Türk Birliği” hayaline daha kuvvetle sarıldılar. Rus ihtilâli üzerine İstanbul’a gelen Kırımlıları İstanbul Türk Ocağında selamlayan Hamdullah Suphi bu hülyayı böyle hülâsa ediyordu: “Harpten evvel hiçbir içtima günümüz yoktu ki Kafkasya’dan, Kırım’dan, Kazan’dan, Türkistan’dan, kendi âlemimizin muhtelif köşelerinden gelmiş kardeşler burada bizimle beraber aynı düşüncenin ufkuna, heyecanına dalmasınlar. Ocağın bir çok meşhur günleri oldu. Onlar arasında, biri İsmail Gasprenski’nin günüdür. Şimal topraklarında yaşayan milyonlarca Türk’ü kendi benliğine vâsıl eden, kurtaran bu aziz ve kutsî babamız, ayrılmadan evvel kulaklarımıza asla unutmayacağımız bir söz fısıldamıştı: “Bazı düşünceler vardır ki o bize yasaktır, demişti, onları bizden sonraki nesillere bırakalım. Biz manevî birliği yapalım, dilleri birleştirelim, siyasî birliği başkaları düşünsünler.” Bu söz Ocağın eskiden beri akide olarak kabul ettiği bir düsturdur. Ve biz ona sadık kaldık. Biz yalnız bir şey istiyoruz. Dil birliğiyle vicdan birliği. Uzak yakın bütün Türklerin kalpleri aynı duygularla çarpsın, zihinleri aynı birlik hülyasına dalsın. Biz bu hülyadan başka bir şey düşünmüyoruz.”
Rüyaya inanır mısınız? Siz de salih rüyalar gördünüz mü? Yani rüyanızda yaşadığınız bir hadiseye, uyandıktan birkaç saat sonra veya birkaç gün sonra, aynen şahit oldunuz mu? Ben öyle rüyalar gördüm ki, uyandıktan bir süre sonra, bazen de birkaç yıl sonra, o rüyada şahit olduğum hadiselerin bütün çizgilerini, bütün renklerini, bütün kişilerini,
Duvarların rutubetli köşelerinden farksız göğüs kafesimin içi Demir parmaklıklar gibi kir pas içinde kalmış kaburgalarım Bir yas için bin tas suya kuraklığı tercih etmiş yüreğim Ya da ne bileyim Özgürlüğünün gelmeyecek birinin eline bir anahtar gibi sunulmasına içerlemiş de Müebbetini gizlemeye çalışmış sus sesleri eşliğinde hıçkırıklarla Tanınmaz hale gelmiş, duyguların bir ırmak gibi döküldüğü uçurumların eşiğinde Beşiğinde kaç çocuğa sevgiyle bakan gözlerim Bir yetişkinin yüzüne bakmaktan korkak Güzelliklere kör olmuş kötülüğü sezmişçesine Ateşin tükettiği onlarca sigarayı cesaretle tutan ellerim Bir tene dokunmayadursun Titrer parmaklarım bükülür bileğim Bütün sesler yabancı kulaklarıma Bir tek arada bir kaç türkü Neşet babadan Tükeniyorum anbean Ve ruhum seyirci kalmaktan memnun Geceleri korkularımdan gizlediğim hayallerim merhum Ben belki adam olmam Belki de olurum Belki gülerim dudak kenarından bir kedinin oyununa Ruhum hapis bedenimde saklanadursun Vakti geldiğinde ya ebelerim Ya da ben de küserim ben bu oyuna. .
Reklam
‘’Rus ihtilali üzerine İstanbul’a gelen Kırımlıları İstanbul Türk Ocağı’nda selamlayan Hamdullah Suphi bu hülyayı böyle hülasa ediyordu : «Harpten evvel hiçbir içtima günümüz yokta ki Kafkasya’dan, Kırım’dan, Kazan’dan, Türkistan’dan, kendi âlemimizin muhtelif köşelerinden gelmiş kardeşler burada bizimle beraber aynı düşüncenin ufkuna, heyecanına dalmasınlar. Ocağın birçok meşhur günleri oldu. Onlar arasında, biri İsmail Gasprenski’nin günüdür. Şimal topraklarında yaşayan milyonlarca Türk’ü kendi benliğine vâsıl eden, kurtaran bu aziz ve kutsî babamız, ayrılmadan evvel kulaklarımıza asla unutmayacağımız bir söz fısıldamıştı: «Bazı düşünceler vardır ki o bize yasaktır, demişti, onlar bizden sonraki nesillere bırakalım. Biz manevî birliği yapalım, dilleri birleştirelim, siyasî birliği başkaları düşünsünler.» Bu söz Ocağın eskiden beri akide olarak kabul ettiği bir düsturdur. Ve biz ona sadık kaldık. Biz yalnız bir şey istiyoruz. Dil birliğiyle vicdan birliği. Uzak yakın bütün Türklerin kalpleri aynı duygularla çarpsın, zihinleri ayni birlik hülyasına dalsın. Biz bu hülyadan başka bir şey düşünmüyoruz.’’