Türküler, halkımızın sorunlarını özgürce söyleyebildiği tek aracıdır diyebilirim. Söyleniş biçiminde de hiçbir sınırlama koymaz. Ben burada asıl başka bir noktaya değinmek istiyorum. Türküler, hayattan kopmamış, halkın hayatında önemli sayılan hiçbir olayı atlamamış olmalarıyla hayata güvenimizi artırır, yaşama gücümüzü daima taze tutar. Türküleri sevmemizin nedeni budur bence. Ama hayat koşullarının oluşturduğu atasözleri gibi bu türküler de kişi olarak hiçbir kişinin tek başına söyleyemeyeceği ve yapamayacağı kadar sade ve sağlamdır. Bu böyle olmakla beraber, bizim özlemini çektiğimiz bir kültürün içinde ne tek başına bu atasözleri yeterlidir, ne de bu türküler. Bunun bilincinde olarak, türküleri sever ve söylersek, geçmişin sıradan bir taklitçisi olma niteliğinden kurtuluruz. Taklit aslı sürdürmez, yozlaştırır ve dondurur. Aslı sürdüren, ona bir "yeniden doğma" niteliği getiren yaratıcı güçtür. Halkın kültürü içinde Âşık Veysel sıradan bir adam değildi, kendi ölçülerine göre bir yaratıcı güçtü. Biz halkımız için daha ileri koşulların ve daha ileri bir kültürün çabası içinde olanlara da bu hakkı tanımalıyız...
Ruhi Su Âşık Veysel'i Anlatıyor
Konuşan: Erhan Akyıldız (Milliyet Sanat Dergisi, 26-30 Mart 1973)
Sayfa 109 - Konuşmalar, (Adam Yayınları, Birinci Basım: Eylül 1985)Kitabı okudu
İnsanoğlu
I -
Ne tuhaftır şu insanlar
kimi zincirler içinde hür
Kimi esir olmaktan bahtiyar
Kimi de benim gibi bin bir şeyi düşünür
Ne tuhaftır şu insanlar
Romanlarda, hikayelerde köy, doğadan, tabiattan çok kendi düzensizliğinin elinde ezilir. İlkönce kendi değerlerini, geleneklerini yer. İnsan orada, insan olmaktan çıkar. Öyle ki, bu hikayeleri okuduktan sonra şaşarız: Peki ama, nasıl oluyor da, gene de insanlar bu toprağa sarılabiliyorlar? Nasıl oluyor da, hala adına köy denilen bir şey var?
"Çırak durdum yanında memleketimin
İnancımın halkımın hürriyetimin
Türküler deniz gökyüzü
Bir de Nazım Hikmet'in"mısralarıyla başlayan enfes serüvenimin esefle belirtmeliyim ki sonuna geldim.Bitmemesi için defalarca aynı şiirleri okuduğumu bilirim.Halbuki kitaba başlarken nihai amacım yalnızca yeni,özgün kalıplara ve muhtevalara
Yavrum
Yalnızlığı şu son kıyısını da atla
Ve anla ki hayat
En özgür biçimini sende denemiştir
Onun içindir ki ölüm
Denizin doğurduğu eşsiz dalga
Sende dokumaktadır güzelliğini.
Varsın açıklamasın kendini hiçbirşey
Değil mi ki gökyüzü toprağı kucaklamaktadır
Değil mi ki mavilikler yolmaktayım göğsünden
Değil mi ki bileklerimize kaynayan çelik
Bir