Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uğur Dereli

Uğur Dereli
@ugurdereli00
İzmir, 15 Eylül 1997
6 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Ne kadar da seviyordu bu ailenin üyeleri birbirini! Kızla annesinin öpüşerek selamlaştıktan sonra kollarını birbirine dolamış halde kendisine doğru yürüyüşlerini gördü zihninde beliren resimde. Halbuki kendi dünyasındaki ana babalarla çocuklar sevgilerini böyle göstermezdi. Bu hareket, yukarıdakilerin dünyasında ulaşılan varoluşun ne kadar yüce olduğunu ortaya koyuyordu.
Reklam
"Bize yiyecek getirenlere özgür insanlar derdik. Ne şaka ama... Yöneten sınıflarlar olarak bizler bütün toprakların, bütün makinelerin, her şeyin sahibiydik. Yiyecek getirenlerse bizim kölelerimizdi. Ellerinden bütün yiyecekleri kendimize alır, aç kalmayıp çalışarak bize yiyecek getirmeye devam etsinler diye onlara da azıcık bir şeyler verirdik..."
Zenginlerle birlik olmak istemem... gereksinimleri oldu mu, seni ileri sürerler ki, kemiklerinden, daha uzaklara gitmelerine yarayan köprü yapsınlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yeryüzünde zenginler, güçlüler var oldukça, halk ne adalet bulacak, ne sevinç, ne bir şey...
Ve öldürülen günahsızlar. Dirilecek, gerçeğin gücüyle...
Reklam
Bu korku yüzünden mahvoluyoruz ya, hepimiz! Yöneticiler de bu korkudan yararlanıyor ve bizi daha çok korkutmaya bakıyorlar. Bil ki, insanlar korktukları sürece mahvolacaklar. Tıpkı bataklıktaki kayınlar gibi...
Sayfa 24
Gevezelik etme. İnsanlardan sakınmak gerek. Birbirinden nefret ediyor hepsi. Hırsla, kıskançlıkla yaşıyorlar! Kötülük etmek herkesin hoşuna gidiyor. Onları suçlamaya, yargılamaya kalkıştın mı, senden nefret ederler mahvederler seni.
Sayfa 22
Yaratılışının derinliklerinde uyuyan bazı karanlık noktalar vardı. Bir çift tatlı söz, okşayan bir el, bu derinliklere ulaşıp o karanlık noktaları uyandırabilirdi. Fakat onu ne okşadı, ne de tatlı sözler söyledi... Onun böyle yanları yoktu; üstünlüğünü kaba saba davranarak gösterir, adaleti sopayla dağıtır, suçu tokatla cezalandırırdı. Oysa iyi bir hareketi dayak atmakla değil, sevip okşayarak ödüllendirseydi her şey çok başka olurdu!
Bu dünya bomboş ve maddi çıkarların geçerli olduğu bir dünyaydı! Kaba, sert, acımasız ve soğuktu! Sevgiden, okşamadan, sevecenlikten eser dahi yoktu!...
Küçük yavru insanlar gibi düşünebilseydi, yaşamı oburca bir hırs, dünyayı ise avlayanı ve avlananı, yeneni ve yenileni ile bitmek bilmeyen bir kovalamacanın yok eden, sayısız tutkuların egemen olduğu, karmakarışık, kör, şiddete dayalı, düzensiz, tümüyle rastlantılara bağlı, acımasız, plansız ve sürekli bir kargaşa ortamı zannedecekti.
Sayfa 94
Reklam
"Bu mutsuzluk, şiddet ve korku çemberi ne amaca hizmet ediyor? Bunun mutlaka bir amacı olmalı; yoksa evrenimiz tesadüflerle yönetiliyor demektir, ki bu da mümkün olamaz. Peki ama nasıl bir amaç? Tekrar tekrar çıkan bu soru karşısında insan aklı o kadar aciz ki."
"Bunları kanalizasyonda mı buldunuz?" "Hayır. Parkın bir köşesinde bulundu. Onun elbiseleri olduğunu anlayınca da cesedin yakınlarda olacağını düşündüm." "Benzer bir akıl yürütmede bulunursak, her insanın cesedi gardırobunun yakınlarında bulunur diyebiliriz. Bununla nereye varmak istediğini söyle lütfen"
Sende sessiz kalma yeteneği var, Watson. Bu da seni paha biçilmez bir arkadaş kılıyor.