The hours filmini izlemem sonucu bu kitabı merak edip okumaya karar vermiştim. Film gerçekten çok hoşuma gitmişti, ölüm hakkındaki düşünceler dikkatimi çekmişti.
Açıkcası kitabı ilk elime aldığımda biraz zorlandım. Benim okumaya alışkın olmadığım bi teknikle yazılmış ve karışık gelmişti bana. Ama şimdi dönüp baktığımda bana yeni bir teknik ve bakış açısı katan değerli bir eser olarak nitelendiriyorum.
Gece yatağa yattığınızda bir şeyler düşünmeye başlarsınız, sonra bi bakmışsınız ki bambaşka bi konuya ulaşmış kendinizle sohbet edersiniz ya, ben bu konuya nasıl geldim ya dersiniz :) Tam olarak bu şekilde işleyen, 200 sayfada sadece bir günü anlatan bi hikaye. Karakterlerin aklından geçen en ufak düşüncelere bile ulaşabilmeyi istiyorsanız okumalısınız.
Genetik olarak cilt renginin hiç bişey ifade etmediği bu adaletsiz dünyada yapılan en büyük haksızlıkları bir çocuğun gözyaşlarında görerek, kabullenmekte zorlanarak ve neyse ki günümüzde bu yanlışın devam etmemesine şükrederek bir solukta okunacak naçizane eserlerden...