Soru işareti cümlelerimizin arasında kendine hiçbir yer edinemiyordu; ama o kadar çok ünlem işareti vardı ki çevremizdeki herkes kulaklarını tıkamıştı.
TUTUKLUNUN GÜNLÜĞÜ'NDEN kara bir balta buldu akşam vuracak noktayı hücreler doldu bir ıslık en yakın maçka tramvayı kim bırakmış yalnızlığıma bu hüzzâm şarkıyı kimin bu karanlık kimler sürgülemişler kapıyı insan olan bağlar her koptuğu yerden yaşamayı daktilolar camları bulutlu sorgu odalarında didiklemez mi özgürlüğünü sansaryan hanı'nda küflenir suyun bir bakır çalığı birikir ağzında kendini öldürmeyi belki bin kere tasarlarsın da bir kere aklından geçmez bitirmeden ölmek şarkıyı gönlünde büyüttüğün o müthiş ünlem içindir ki seni kapattıkları öyle rezil o kadar çirkindir ki çıplak bir lâmba mısın dört duvar içindeki ne lâmbası/söndürülen bütün ilk gençliğindir ki gözlerin zehirlense de suç sayarsın ağlamayı görülmez dev böceklerdir sanki büyülü duyargalar uçaksavar ışıldakları gökyüzünde bir yanlış arar tophane rıhtımı'nda acı acı gemiler kalkar hücreleri akşam olur haydut öfkeleri kaplar ezerim sanırsın vurursan tek bir yumrukta dünyayı
Reklam
Ünlem işareti gibisin. Çok keskinsin. Soru işareti gibisin. Çok muğlaksın.
Sayfa 216Kitabı okudu
Kitap
Kitaplığın raflarından uzun, boğuk bir uğultu iniyor üstüme; herhangi bir kitabı alıp ilerideki okuma koltuğuna otursam durum uzun uzadıya değişmeyecek: açtığım sayfadan doğan sesler, ama mırıltı ama ünlem, kafatasımın içinde dolanadursunlar, aynı uğultunun eşliğinde, saatin akışına salıvereceğim içimdeki huzursuzluğu. Buna alışmışım ben.
Kainat "bir ünlem" diye haykırır,insan "şey" diye söylenir,yürek ise "hiç!" diye susar.Bu kısacık dünya hayatının sonunda insan ya "hiç" olur ya "bir" ya da "şey".Susulması gereken yer işte tam burasıdır.İnsanın ne olduğunu bu suskunluğu tayin eder.
"BURADA SİYASET YAPMAK KESİNLİKLE YASAKTIR!" Ünlem!
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.