"saysam sayılmazsınız asırlarla
konsam taşımaz gövdeniz içimi
öpsem çatlar kırılır dudaklarınız
dudaklarınız bir karşı çıkış biçimi
sarılsam sarılsam günlere sığmaz seyahatim
anlıyorum
sizin bir tavrınız oksijen
bir tavrınız bal gibi uranyum!"
Maxwell temel elektromanyetizma denklemlerini ilk ulaştığında radyo, radar ya da televizyonu düşünüyor değildi; Newton Ay’ın devinim ilkesini ilk kavradığında uzayda uçmayı ya da iletişim uydularını hayal bile etmiyordu; Roentgen “X-ışınları” adını verecek denli gizemli bulduğu, maddeye nüfus edebilen ışınımı incelerken tıbbi tanı aracı geliştirmek niyetinde değildi; Curie tonlarca uranyum oksidin içinden özenle küçük miktarlarda radyum çıkarmayı başardığında kanser tedavisi geliştirmek gibi bir amacı yoktu; Fleming küf mantarının çevresinde bakterilerin bulunmadığı bir daire olduğunu fark ettiğinde antibiyotikle milyonlarca insanın yaşamını kurtarmayı planlamıyordu; Watson ve Crick DNA’nın X-ışını kırınım ölçümü üzerinde çalışırlarken genetik hastalıklara tedavi geliştirme düşü görmüyorlardı; Rowland ve Molina halojenlerin stratosfer fotokimyasıdaki rolünü araştırmaya başladıklarında ozonun azalmasında KFK’larının rol oynadığını henüz bilmiyorlardı.