Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Lutfiye
Lutfiye
@utopizm_
Adana
20 Temmuz
113 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Nedeni bilinmeyen ve adına 'beyaz felaket' denilen salgın bir hastalık: Körlük!
Bir dönem fazla popülerdi ve hep okunması zor bir kitap duyumları alırdım. Bunun nedenini noktalama işaretlerine bağlayanlar olmuştu. Kitapta nokta ve virgül dışında noktalama işareti yok çünkü. Ama o kadar akıcı ele alınmış ki kafa karışıklığı yaratan bir durum değil bu. Kitabın zorlayıcı tek tarafı anlatılanlar... Yazılanları bir süre sonra gözümde canlandırmak dahi istemedim. İnsanlığa dair umudumu yitirdiğim sayfalar oldu. Sonu böyle bitmeseydi büyük bir psikolojik çöküş yaşardım sanırım.
Kitabın dikkatimi çeken bir diğer tarafı hiçbir karakter ismi olmayışıydı. İlk kör, doktor, doktorun karısı vb. sıfatlar var sadece. Herhangi bir şehir, ülke ismi de yok. Görmeyen bir toplumda bunların da önemi yokmuş gibi.
Üzerine saatlerce konuşulabilecek bir kitap aslında ama uzatmak istemiyorum, tek diyeceğim şey en kısa zamanda okumanız gerektiği...
Zehra.. Anadolunun bir köyünde öğretmenlik yapan, çevresi tarafından sevilen sayılan, dürüst, fedekar bir öğretmen ama kimseye acıması yok, acımak nedir bilmiyor çünkü çocukluğunda ailesine acımayan bir baba ile büyümüş ya da öyle tanıtmışlar babasını. :') Zamanla acımak nedir öğrenecek ama böylesine acı bir şekilde öğrenmesi okuyanın da
Küçük, hırçın ve şımarık bir kız çocuğu, yüz odalı ve gizemli bir ev, kimsenin girmediği gizli bir bahçe ve çocukluğun saf ve temiz duyguları..
Mary Hindistan'da yaşayan, her dediğini yapan bir bakıcı ile büyümüş, şımarık bir kız çocuğu. Bölgede yaşanan salgın nedeniyle ailesini kaybedince kendisi kadar huysuz olan eniştesinin yanına gönderilir. Zamanla tanıdığı insanlar ve çocukluğun getirdiği o masum heyecan, yaşayamadığı çocukluğunu yaşamasını ve hırçınlığının azalmasını sağlayacak.
Kendisi gibi sevgisiz büyüyen ve Mary kadar hırçın olan kuzeni Colin'in de hayatı Mary ile tanıştıktan sonra değişecek. Bir de Dickon var tabii ki ve kitabın en sevilen karakterlerinden birisi, doğa ile olan ilişkisi, sevecenliği, ve iyimserliği ile kalbinizi ısıtacak.
Çocukluğun saf duygularının, umudun ve doğanın güzelliklerinin, insan hayatı üzerindeki iyileştirici gücünü anlatan, okuması keyifli bir kitaptı. Elinize çayınızı kahvenizi alıp sakince okuyabileceğiniz, sade ve akıcı bir kitap arayışındaysanız tavsiye ederim.
Okur Takip Önerileri
Küçük Kadınlar
Jo, Meg, Beth ve Amy. Babaları cephede olduğu için anneleri ve yardımcıları Hannah ile beraber yaşayan dört kız kardeş.. Her birinin bambaşka hayalleri ve karakter özellikleri var ama hepsinin de ortak yönü ailelerine olan bağlılıkları ve birbirlerine olan sevgileri. Birbirlerine bu kadar zıt karakterlerde olmalarına rağmen aile içindeki uyumları ve anneleri ile olan ilişkileri o kadar güzeldi ki.
Genel olarak yaşadıkları günlük hayatı okuyoruz ve bu hayata komşuları Bay Laurence ve torunu Laurie de ortak oluyor. Laurie, zamanla kızların olmayan erkek kardeşleri kadar yakın bir aile üyesi oluyor ve bu durum onun da kendi yalnızlığına ve sıkıcı hayatına son veren bir dostluk /kardeşlik ilikişine dönüşüyor.
Okurken onların sıcacık evine konuk olup onlarla beraber aynı masada yemek yedim. Onlarla beraber eğlendip üzüldüm. Onların sevinçlerine ve kederlerine ortak oldum. Kitabın kapağını kapattığımda uzun zamandır görmediğim dostlarımla sohbet etmiş gibi huzurlu ve mutluydum.
Edebi yönü güçlü cümleleri, bol betimlemeleri okumayı seviyorsanız kitabı biraz basit bulabilirsiniz. Yazarın anlatımı çok sade ama bir o kadar da akıcıydı. Yoğun dönemlerde okunabilecek ve sizi asla yormayacak sıcacık bir aile öyküsü.
* Kitabın bir de filmi var. Kitabı okuduktan sonra filmini de izledim ama kitabıyla filmi biraz farklı. Olay örgüsü başka ilerliyor filmde. Kitapta geçen çoğu olay var ama filmde olaylardan bazıları farklı sonlanıyor.
Filmi ve kitabı birbirinden ayrı ele almak daha doğru olur sanırım ve ayrı ayrı düşününce kitabı da filmi de çok sevdim.
Kitaplarla kalın...
Emir ile Hasan.. Hayatım boyunca unutamayacağım iki isim.
Emir ile Hasan... Aynı bahçede gözlerini açmış olsalar da birbirlerinden çok farklı hayatları, yaşamları olan iki arkadaş. Emir ünlü bir iş adamının, Hasan ise onun hizmetkarının oğlu. Ama her şeye rağmen aralarında olağanüstü bir dostluk var.
Hasan, bu kitabın sessiz ama bir o kadar da iyi olan karakteri. Emir ise ona ihanet etmiş olan, Hasan'a yapılanlara sessiz kaldığı için içten içe pişman olan, vicdan azabının peşini bırakmadığı karakter.
Afganistan'da monarşinin sona erdiği dönemin zorluklarından, savaştan, çocukluğunu yaşayamayan bir çok insandan bahsediyor kitap.
Ve bu zorlu dönemde bizler harika bir dostluğa şahit oluyoruz. İlk başlarda belki de Emir'den nefret edecek ve Hasan'a çok üzüleceksiniz ama kitabın sonunda daha farklı hissedeceğinize inanıyorum.
Okurken üzüleceğiniz, hatta sonlarına doğru gözyaşlarınızı tutamayacağınız harika bir kitap. Geç kalmadan okuyun,okutun
"Uçurtmayı senin için yakalamamı ister misin?"
Yutkunurken ademelması inip çıktı. Rüzgar saçlarını karıştırdı. Başını evet anlamında salladığını gördüm.
"Senin için bin tane olsa yakalarım." dediğimi duydum.
Sonra döndüm koşmaya başladım...
Aşk gerçekten böyle bir şey mi? Aşk denilen şey insanı yerle bir edip ölüme sürükleyecek kadar kuvvetli bir duygu mu?
Warther'in ruhunun, sayfaları çevirdikçe nasıl karanlığa bürünüşüne şahit olduğumuz ve zamanında bir çok genci etkileyerek intihara sürüklediği söylenen bir kitap...
Warther'in Lotte'ye duyduğu aşk, körü körüne bir bağlılık mı yoksa saf sevgiden kaynaklanan bir durum mu bunu bilmiyorum ama bence Warther de içten içe bu aşka karşılık alamayacağını biliyordu.
Genel olarak beğensem de çok çok severek okudum diyemeyeceğim kitap için. Çünkü her sayfa da bulunan o imkansızlık hayali ve melankolik hava bir yerden sonra insanı boğabiliyor. Bunda kitabın Warther'in arkadaşına yazmış olduğu mektuplardan oluşması da etkili diye düşünüyorum.
Öyle sanıyorum ki aynı konu, bir kurgu içinde ele alınıp roman olarak okuyucuya sunulmuş olsa belki de çoğu insanın en sevdiği aşk kitaplarından biri olabilirdi.
Kitabı etik açıdan ele alanlar da var, Warther'in aşkını eleştirenler de. Evet insanı düşündüren bir tarafı var ama kitapta anlatılmak istenen şeyin etik değerler olduğunu sanmıyorum. Evet belki de Warther'in beslediği aşk çoğumuza göre yanlış insana beslenen bir aşktı ama kitabı bu etik çerçeveden ziyade Warther'in zamanla değişen ruh hali ve çırpınışları olarak değerlendirirsek daha doğru olur diye düşünüyorum.
Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,1bin okunma
Sonunda bitti yolculuğumuz..
Hayatımdan bir Kinyas ve Kayra geçti benim de..
Ama en baştan söylemem gerekirse, çoğu okuyucunun aksine yerlere göklere sığdıramadığım bir kitap olmadı benim için. Tamamen sevmedim de diyemem çünkü altını en çok çizdiğim kitaplardan birisi oldu Kinyas ve Kayra. Yazarın cümlelerle bu kadar iyi oynamış olması, satır
Uzun bir yolculuktan bahsedelim biraz...
İlk kez 1862 yılında yayımlanan Sefiller kitabı tam anlamıyla bir klasik kitap ve gerçek bir toplum kitabı. İçinde birden fazla duygunun harmanlandığı, toplumun yansıtıldığı, sefaletin yanında sevginin de tarihin de anlatıldığı başyapıt.
Çoğu zaman kısaltılmış kitaplar halinde gördüğümüz Sefillerin
