“Uzun zaman önce, uzak diyarlarda parayı seven bir tüccar yasarmış. İki de oğlu varmış tüccarın. Biri doğumda ölüp giden karısının yadigârı, diğeri o yalnız büyümesin diye yanına alıp evlat bildiği. Tüccarın son seyahati uzun yıllar sürmüş. Niyeti, bu yolculuğundan kazandığını oğullarına pay edip köşesine çekilmekmiş. Fakat dönüş yolunda aklına fesat karışmış. Kendi oğlu dururken canından kanından olmayan çocuğa pay vermek içine sinmemiş. Her şeyi kendi oğluna bırakmaya karar vermiş. Döndüğünde iki delikanlı karşılamış onu. Her ikisi de onun gerçek oğlu olduğunu iddia etmiş. Geçen zaman yüzünden ayırt edememiş tüccar. Biri dalyan gibi, güçlü kuvvetli, yakışıklı; diğeri tıknaz, hantal, çirkin. Düşünmüş, karar vermiş; belli ki güçlü kuvvetli delikanlı onun oğluymuş. Varını yoğunu ona vermiş, diğerini de kardeşinin servetine musallat olmasın diye zehirletmiş. Günlerden bir gün gezgin bir dostu ziyaretine gelmiş tüccarın. Cok uzaklardan getirdigi mucizevi bir hediye sunmuş ona. Bir aynaymış bu. Şaşkınlıkla eline almış tüccar aynayı. Ve kendini ilk defa görmüş. Karşısında tıknaz, hantal, çirkin, yaşlı bir adam varmış. İnsan böyledir işte, dedi sonra; kendini bilmez.”
Ben olmasam olmayacak cümleler ben yokmuşum ve hiç olmamışım gibi okundu muhtemelen çok uzak diyarlarda.
Sayfa 26
Reklam
Uzak diyarlarda, denizlerin ötesindeki bu adaya düştüğümde hissettiğim melankoliyi bir hayal edin...
Hareket halinde olan için ölüm yoktu,tasa yoktu;devinim vardı sadece. Yıldızların altında, hızla giden arabaların arka koltuklarında, kaçak atlanan tren vagonlarında, çadırlarda,barakalarda,uzak diyarlarda yaşam vardı ve yaşam kutsaldı. Yüreklerindeki coşkuyu daracık dünyaya sığdıramayanlar, yollarda şahlandı.Nereye olursa... Kıvrak ve neşeli bir caz melodisi gibi, çılgınlıktı hepsi ve tüm gerçekler, hızla giden bir aracın tekerleklerini öpen asfalt misali önlerine seriliverdi. Yaşam yazılacak bir şiirdi ve beklemezdi.
Sayfa 283Kitabı okudu
Uzak diyarlarda, ismi cismi sana yabancı olan bir insanı da çok sevebilirsin. Hayat kardeşliği denilen bir kavram vardı.
Sayfa 110 - Büyükada YayıncılıkKitabı okudu
Burjuva sofralarda onca kelam ikram.Sigar,sohbet,siyaset.Marka ayakkabılar ve marka elbiseler ,ama en önemlisi , tasarımcı elşnden çıkmış çantalar.Hemcinslerinin kılık kıyafet takıntısını bir türlü anlayamıyordu Peri.Bazı kadınlar çantalarını uzak diyarlarda savaş meydanlarında kazanılmış ganimetler gibi gururla taşıyorlardı.
Reklam
634 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.