Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne diyordu Sabahattin Ali: “İsteseler canımı vereceğim çoğu insanı hayatımdan çıkardım. Çünkü yokluklarına üzülmek, yaptıklarına üzülmekten daha kolay...”
153 syf.
10/10 puan verdi
NEFES DİLEDİM ESRA PINAR Sadece gönül kırılmaz Kelimeler de kırılır Kendinden başkasına sağır olanlara. Tam dilinin ucuna gelir de çıkmaz Kaleme hükmeder de
Nefes Diledim
Nefes DiledimEsra Pınar · Siyah Beyaz Yayınları · 202313 okunma
Reklam
Üzülmek mesele değil çünkü, üzüntülerle nasıl baş edeceğimi biliyorum. Ama bu kadar çok öfkeyi ne yapacağımı bir türlü bulamıyorum.
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Okumaktan çok sayfaların içindekileri yaşadığım bir yolculuktan merhaba. Nasıl bittiğini anlamadığım bu yolculuk sonunda duygusal olmanın beraberinde getirdiği şartı uygulayarak göz yaşlarımı sildim ve başladım bu satırları yazmaya (itiraf etmeliyim ki ilk kez bir incelemeye başlarken bu kadar zorlanıyorum). August Pullman, mucize karakterimiz
Mucize
MucizeR. J. Palacio · Pegasus Yayınları · 201613,3bin okunma
turna
Üzülmek, Zıpır boyundan iyi laflar ediyorsun. Ama biraz boş konuşuyorsun. Ağaçlar üzülmez evlat, bana kalırsa insanlar da üzülmemeli.
Üzüntü diyebilirdi ama acıyarak üzülmek değildi onunki, hayatla cebelleşen tanımadığı milyarlarca insanı kapsayan geniş bir kederdi; insanların en berbat şartlara, en zor yaşantılara rağmen her yerde hayata tutunmalarına duyduğu hayretle karışık bir keder. Hayat çok hazin gelirdi o anlarda. Bunu bile bile hepimiz yaşıyoruz. Bile bile dört elle sarılıyoruz, bize avuntu olacak bir şeyler arıyoruz.
Reklam
Ne nahif betimleme ama…
Baharın gelişine yakın, doğa bütün kudretini, mavi göğün ona bahşettiği bütün güçlerini salı­verir, serpilir, saçılır ve türlü türlü renklere bürünür... İster istemez, ufacık tefecik ve çelimsiz bir kızı andırır; siz ona bazen acıyarak bazen bir tür merhamet duygusuyla bakar, bazense bakmaya tenezzül bile etmezken, o bir gün aniden, mucizevi biçimde, anlatılamaz, göz kamaştırıcı bir güzelliğe bürünür; siz ise sersemleşmiş, allak bullak olmuş vaziyette kendi kendinize sorarsınız: O kederli, tasalı gözleri hangi güç böyle keskin bir ışıltıyla tutuşturmuş olabilir? O bem­beyaz, çökmüş yanaklara böyle kan yürüten nedir? O narin yüz hatları nasıl bu denli arzuya ve tutkuya boğulabilmiştir? Şu sine nasıl böyle kabarmıştır? Öyle zavallı bir kızın yüzüne güç, yaşam ve güzellik veren, onu böyle ışıltılı gülümseten, böyle şen, bir kıvılcım gibi çakan kahkahalarla neşelendiren nedir? Sağa sola bakıp birilerini arar, tahminler yürütürsü­nüz... Ama çok geçmeden, belki hemen ertesi günü, o tasalı, çökmüş bakışlarıyla, eskisi gibi rengi atmış yüzü, hareket­ lerinde eski boyun eğmişlik, çekingenlik ve dahi pişmanlık­la, hatta o anlık tutku parlamasından duyduğu öldürücü ıstırabın ve korkunun izleriyle kızcağız yine karşınızdadır... Size ise üzülmek kalır; o geçici güzellik öyle çabuk, öyle geri dönülmez biçimde solup gitmiş, gözlerinizin önünde öyle al­datıcı biçimde, amaçsızca parlayıp sönmüştür ki... maalesef daha onu sevmeye bile vaktiniz olmamıştır...
Mesele sadece üzülmek olsaydı, ömrümüzün sonuna kadar hüzünle yaşayabilirdik. Ama bizi yordular üstadım; daha da ötesinde çok kırdılar...
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.