_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
KİTAP TAVSİYEM ALINTILAR Yaşamak,ölümcül bir hastalıktır... Biz,hayatı kutsuz olan emekçilerin gününü kutlarız... Ne tuhaf,askerliğini yapmamışa kız vermeyiz de çocukluğunu yapmamışa soru sormayız... Hepimiz,ötekinin merakının nesnesi olmak ve bireyleşme refleksiyle burada olup,bunu inkâr etmekle mükellef zavallılarız... Değiştirebileceğin
Reklam
Almanya tehlikeli bir ülkedir. Sosyalizm maskaralıklarının orada alıp yürümesi yarın Almanya’yı yeni gelişmelerin eşiğine atacaktır. Adolf Hitler durup dururken değil, büyük ve kültürel bir millete karşı İngiltere ve Fransa’nın ahmakça siyasetleri yüzünden ortaya çıkmıştı. Bugün de başka bir Adolf un, Adolf von Thadden’in başkanlık ettiği
Fırçadaki son şiir
Hanife Mert Hanım'ın 412 sayfadan oluşan #FırçadakiSonŞiir eserini #okudum. Kitabı elime aldığımda Orhan Veli Kanık'ın hayatını konu alan bir yapıt olarak okumaya başladım, sayfalar ilerledikçe kendimi edebiyat dünyasının içinde gördüm. Bunu bir benzetme ile ifade etmek isterim. Bir arkadaşınız sizi yemeğe davet eder. Siz
Uzun ama okunanı tavsiye ederim.
“Ben bunu nasıl yaparım demenin doğru bir af dileme biçimi olduğundan pek emin değilim,dedi Dr.Mavi.”Ben bunu nasıl yaparım, daha çok narsistik,büyüklenmeci bir tutum gibi geliyor bana.İnsanın kendisine günahları,yanlışları yakıştıramaması ,mutlak doğru davranma peşinde olma, kusursuzluk özlemi içinde olma gibi. Yaptığımız yanlışlar, insan olarak kusursuz olmadığımızı gösteriyor bize. Kusursuzluk özlemimize ket Narsistik benlikler için en büyük tehdit kusurluluk, acizlik ve zayıflık. Büyüklenmeci benlik bunlardan hiç hoşlanmıyor, o her haliyle mükemmel, iyi, yanlışsız, kusursuz olma özlemiyle yanıp tutuşuyor. Sadece Mutlak Varlığa özgü olan kusursuzluk özelliğine sahip olmayı arzuluyor. Bir bakıma O'na benzemeye çalışıyor. vuruyor. Kırmızı, “Af dilemek, pişmanlık demek değil mi peki?” diye sordu. "Af dilemek pişmanlık tabii ki. Ancak O'na kendi kusurluluğumuzu, yanlışlar yapabilme halimizi, yani insan olma halimizi sunduğumuz bir pişmanlık, gerçek bir af dilemedir bence. Yaptığının yanlış olduğunu biliyorum Yaratıcım, bu benim kusurluluğumu gösteriyor, Sen'in ise mutlak kusursuzluğunu, beni kusurlarımla kabul et, diyebilmek af dilemenin esası sanki." "O zaman," dedi Kırmızı, "ben bunu nasıl yaparım demekle, insan bir bakıma sorumluluktan da kaçıyor. Yani yanlış yapmış olmanın sorumluluğunu üzerinden atmaya çalışıyor. 'Yapmamalıydım' ile 'yaptım ve yaptığım şey yanlış' demek arasında bir fark olduğunu söylemeye çalışıyorsun, değil mi?" “Bundan daha güzel özet olamazdı sanırım Kırmızı.”
Sayfa 166 - 165-166Kitabı okudu
  Veda Birçok Türkçünün maddi, manevi yardımıyla çıkmakta olan Orkun, onu idare edenlerin yorgunluğu yüzünden kapanıyor. Bu kararı verenlerin ızdırabı büyüktür. Uzun konuşma, tartışma ve danışmalardan sonra, yapılacak başka bir şey olmadığı için bu neticeye varılmıştır. Yurdun her tarafındaki genç Türkçülerin, bu sonuç karşısında duyacakları