Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Projektör.
Fudayl bin Ca'fer'den (rh) rivayet edilmiştir: Hasan-ı Basrî (rh), İbni Hubeyre'nin yanından çıktı. Kapıda kurrâların dizilmiş olduğunu gördü. "Burada oturmanızın sebebi ne? Bu kötü kimselerin yanına girmek mi istiyorsunuz? Allah'a yemin olsun ki onların (vali erkânının) meclisi, hayırlıların meclisi değildir. Siz firkalara bölündünüz, Allah da sizin ruhunuzla bedenlerinizin arasını ayırdı. Saray kapılarında ayak sürüdünüz, el etek öptünüz ve şuurunuzu kaybettiniz. Siz Kur'an'ı aşağıladınız, Allah da sizi zelil kıldı. Allah'a yemin olsun ki, eğer idarecilerin sahip oldukları makam ve paraya rağbet etmeseydiniz, onlar sizin eteğinize yapışır, ayaklarınıza gelirlerdi. Allah, uzak olmak isteyeni en uzağa atar." dedi.
Leonardo 15. yüzyılın insan vücudu üzerindeki araştırmaların tamamladı ama ona psikoloji alanındaki buluşlarını eklemeye de önem verdi. Leonardo kayalıklı Meryemana‘da hala göze çarpan kuat rent heykel vali resminin sert çizgilerini bir yana bırakarak ortamın ışıklı ve akışkan titreşimlerini ve sfumato denen gölge ışık tekniği ile modelin görüntülenmesini gizleyerek tenin yumuşaklığını dile getirmeye yöneldi. Rönesans’ın evrensel insan kavramını da ete kemiğe bürüdü. Yaşadığı sırada bilimsel incelemeleri ve sayısız deseni, astronomi, fizik ve doğa bilimleri, biyoloji, mekanik, hidrolik, havacılık ve kimya gibi bütün alanlarda duyduğu bilgi açlığına tanıklık eder. Ama Leonardo, doğanın bir yankısı olan resmi, en yüce yaratıcı sanat ve hem sanatların hem de bilimlerin gerçek amacı haline getirmişti.
Reklam
Kanun kitabı şöyle başlıyor: "Dünya yaratıldıktan sonra Tanrı An ve Tanrı Enlil, Ur Krallığı'nı Ay Tanrısı Nanna'ya verdi. Bir gün Urnammu, Ur'da Tanrı temsil­ cisi olarak seçildi. O, sınır komşusu Lagaş ile savaş yaptı ve onun valisi Namhani'yi Tanrı Nanna'nın gücü ile öldürdü. (Bu Namhani, Gudea'dan sonra Lagaş'ı yöneten son vali olmuş. Ama Gutilerle birleşerek Sumerliliğe karşı çıkmış...) Ur'un sınırını eski haline getirdi. Uzunluk ve ağırlık ölçülerini namuslu ve değişmez yaptı. Öksüzü, yetimi zengine ezdirmedi. Dulu, güçlünün eline bırakma­ dı. .. Yoksulu, zenginin eline düşürmedi."
12yıl sonra o vali , elinden diploma alan çocuğu ipe göndermek için oy verecekti ..
27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Ankara’ya vardığı zaman, şehir bu haldeydi. İstanbul’un Ankara’daki Valisi Muhittin Paşa, millî kuv­vetlerin gücüyle Ankara’dan çıkarılmıştı. Yerine geçirilen ve kendisi de bir tarikat mensubu olan Defterdar Yahya Galip Bey, Vali Vekiliydi. Ankara’nın, şehir içinden ve vilâyet çevresinden bütün kuvvetleri, o gün harekete geçirildi. Ali Fuat Paşa, tertiplerin başındaydı.
Sayfa 185Kitabı okudu
Fransızların girdiği her yerde onlann peşlerinden Ermeniler akın et­tikten başka, yerli Ermeniler de ayaklandırıldılar. Adana'ya bir Ermeni Polis Müdürü tayin edildi. Abdurrahman isminde Bağdatlı bir Arap Vali, İstanbul hükümetinden ziyade, Fransızların ve Ermenilerin em­rinde çalışıyordu.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
Politika
Çocuk edebiyatının önemli bir bölümü şa­şırtıcı derecede politiktir. Britanya'da düzen ve disipline yönelik bütün eğilimlerimize -dav­ranış kuralları el kitaplarına ve bütün öğren­cileri küçük birer vali adayı gibi gösteren okul üniformalarına- rağmen, çocuk edebiyatımız sinsi bir düzen bozucudur
Sayfa 40 - Domingo
23 Nisan nasıl çocuk Bayramı oldu?
23 Nisan 1920! Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluş ve açılış günü! 23 Nisan, o kadar önemli bir gündür ki, Meclis, o günün, her yıl milli bayram adıyla kutlanmasına karar verdi. Bir yıl sonra, 23 Nisan gününe yaklaşılırken bütün Ankara, Meclis'in açılış gününü en güzel şekilde kutlamak için yoğun bir hazırlık içine
Sayfa 34
Papa Eftim'in Vefatı
Bütün bir ömrü Fener Rum Patrikhanesi'nin entrikalarına karşı mücadele etmekle geçen Papa Eftim, geçirdiği beyin kanaması sonucunda 14 Mart 1968'de vefat eder. Papa Eftim içib 17 Mart 1968'de Karaköy Merkez Manayio Kilisesi'nde Vali Vefa Poyraz ve milletvekillerinin de katılımıyla Türkçe dualar eşliğinde dini tören yapılır. Papa Eftim'in cenazesi daha sonra Şişli Rum Mezarlığı'na defnedilir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerle kutla­nacak. Kutlansın. Ama çocuklara kutlu olsun, büyüklere değil! O büyükler ki, çocukluktan nefret ettikleri için bir an önce büyüyüp büyük büyük mevkilere makamlara gelmişlerdir, ne kendi çocuk­luklarını ne de başka çocukları sevmişlerdir. O yüzden onların bayramını kutlamasam da olur, karşılıklı ikiyüzlülük yapmamış oluruz. Şimdi onlar, çocukları da kendilerine benzetmek için, bir günlüğüne koltuklarını çocuklara devrederler, vali, belediye baş­kanı, emniyet müdürü filan olur çocuklar! Aman ha, koltuklarınızı çocuklara filan vermeyin, onların saflığını iktidar, hırs, mevki, kol­ tuk gibi pek bayıldığınız şeylerle bozmayın! Çocukları sevmiyor­sunuz çünkü, onların varlığından bile haberiniz yok, gözünüzün de gördüğü yok zaten.
Reklam
Dördüncü Bürhan (Dördüncü delil,hüccet)
Ey muannid arkadaş! Gel, sana daha acibini göstereceğim. Bak, bu memlekette bütün bu işler, bu şeyler değişti, değişiyor, bir halette durmuyor. Dikkat et ki bu gördüğümüz camid cisimler, hissiz kutular birer hâkim-i mutlak suretini aldılar. Âdeta her bir şey, bütün eşyaya hükmediyor. İşte bu yanımızdaki bu makineye bak, güya emrediyor. İşte onun tezyinatına ve işlemesine lâzım levazımat ve maddeler, uzak yerlerden koşup geliyorlar. İşte oraya bak, o şuursuz cisim güya bir işaret ediyor, en büyük bir cismi kendine hizmetkâr ediyor, kendi işlerinde çalıştırıyor. Daha başka şeyleri bunlara kıyas et. Âdeta her bir şey, bütün bu âlemdeki hilkatleri musahhar ediyor. Eğer o gizli zatı kabul etmezsen bütün bu memleketteki taşında, toprağında, hayvanında, insana benzer mahluklarda; o zatın bütün hünerlerini, sanatlarını, kemalâtlarını, birer birer (o şeylere) vereceksin. İşte aklın uzak gördüğü bir tek mu'ciz-nüma zatın bedeline, milyarlar onun gibi mu'ciz-nüma hem birbirine zıt hem birbirine misil hem birbiri içinde bulunsun; bu intizam bozulmasın, ortalığı karıştırmasınlar. Halbuki bu koca memlekette iki parmak karışsa karıştırır. Çünkü bir köyde iki müdür, bir şehirde iki vali, bir memlekette iki padişah bulunsa karıştırır. Nerede kaldı, hadsiz hâkim-i mutlak beraber bulunsun!
Türklerin 2700 kayıp verdiği Sinop çatışması, çok canlı karakter zıtlıkları sergilemişti. Örneğin, Navik firkateyninin süvarisi Ali Bey, kendisinin asla teslim olmayacağını söyleyerek, gemi mürettebatına canlarını kurtarmalarını emredip cephaneliği kendi elleriyle ateşlemiş ve gemisini havaya uçurmuştu. Diğer taraftan bazı gemi komutanları da gemisini bırakarak kaçmışlardı. Bu komutanlar savaş sonrası, birkaç ay evlerinde oturduktan sonra eski itibarlarını tekrar kazandılar. Sinop Valisi de ertesi yıl başka bir şehre vali oldu.
Sayfa 298Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.