Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Boşluk, hiçlik demek değildir.Boşluk,varlığın bir türüdür. Kendimizi doldurmak için bu varoluşsal boşluğumuzu kullanmalıyız.
“Kendi içlerindeki bir boşluk duygusunun altında ezilmektedirler. Benim “varoluşsal boşluk” (vakum) dediğim bir duruma yakalanmışlardır“
Reklam
Boşluk hiçlik demek değildir. Boşluk, varlığın bir türüdür. Kendimizi doldurmak için bu varoluşsal boşluğumuzu kullanmalıyız.
Boşluk hiçlik demek değildir. Boşluk, varlığın bir türüdür. Kendimizi doldurmak için bu varoluşsal boşluğumuzu kullanmalıyız.
"Görmezden gelinmiş, ihmal edilmiş, işlenmemiş duygular ise bir endişe nöbeti veya iç huzursuzluğu şeklinde bizi yokluyor. Bu endişeden kaçmak için daha çok hızlanıyor, hızlandıkça insanlığımızın dokusunu oluşturan duygularımızdan daha da uzağa düşüyoruz. Ve sonra, ileri yaşlardan geçmişimize baktığımızda kocaman bir boşluk görüyoruz, yapmak uğruna olmayı feda ettiğimiz, sevdiklerimizi yeterince sevmediğimiz, içimizde ifade edilmeyi bekleyen sözcükleri dillendiremediğimiz, sadece bize ait olan bir hikâyeyi söze dökemediğimiz için, varoluşsal bir suçluluk hissine mağlup oluyoruz."
Saatlerini doğanın ve iç dünyalarının çevrimine ayarlayanlar kazanacak.
* * * Modern dünya bizden hızlı davranmamızı istiyor. Zihinsel zaman hızlanırken duyguların zamanı kendi yavaş ritmiyle ilerliyor. Zihnin zamanı ile duyguların zamanı arasındaki yarık büyüyor. Görmezden gelinmiş, ihmal edilmiş, işlenmemiş duygular ise bir endişe nöbeti veya iç huzursuzluğu şeklinde bizi yokluyor. Bu endişeden kaçmak için daha çok hızlanıyor, hızlandıkça insanlığımızın dokusunu oluşturan duygularımızdan daha da uzağa düşüyoruz. Ve sonra, ileri yaşlardan geçmişimize baktığımızda kocaman bir boşluk görüyoruz, yapmak uğruna olmayı feda ettiğimiz, sevdiklerimizi yeterince sevmediğimiz, içimizde ifade edilmeyi bekleyen sözcükleri dillendiremediğimiz, sadece bize ait olan bir hikâyeyi söze dökemediğimiz için, varoluşsal bir suçluluk hissine mağlup oluyoruz. * * *
Sayfa 40 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Varoluşsal boşluk, kendini en belirgin olarak bir can sıkıntısı halinde gösterir.
Bir Tanrı'nın, ihanet edenleri bile affetmesi gerekmez miydi? Tanrı, kayıtsız şartsız merhamet eden değil miydi?
Sayfa 74 - Donkişot YayınlarıKitabı okudu
Varoluşsal Boşluk
Varoluşsal boşluk temel olarak kendini can sıkıntısı durumunda dışavurur. Insanlığın, bunaltı ve can sıkıntısından oluşan iki uç arasında sonsuza kadar mekik dokumaya mahkum olduğunu söyleyen Schopenhauer'i anlayabiliriz. Gerçekte bugün can sıkıntısı, bunaltıdan daha çok soruna yol açmakta ve elbette psikiyatristlere, çözüm bekleyen daha çok sorun sunmaktadır. Ve bu sorunlar giderek daha çok belirleyici olmaktadır, çünkü ilerleyen otomasyon, bir olasılıkla, ortalama çalışanın boş zamanında büyük bir artışa yol açacaktır. Bunun üzücü olan yanı, bu insanların, yeni kazandıkları boş zamanlarında ne yapacaklarını bilmemeleridir. Örneğin, "Pazar günü nevrozu”nu, yani hafta içinin yoğun işlerinin telaşından sıyrılan ve kendi içlerindeki boşluk belirginleştiği zaman yaşamlarının içerikten yoksun olduğunun farkına varan insanların yaşadığı tatil depresyonunu ele alın. Birçok intihar olayı, bu varoluşsal boşluğa (vakuma) bağlanabilir. Depresyon, saldırganlık, uyuşturucu vb. alışkınlığı gibi bu türden yaygın guları, bunların altında yatan varoluşsal boşluğu kavrayamadığımız sürece anlayamayız. Bu ayrıca emeklilerin ve yaşlı insanların yaşadığı krizler için de geçerlidir.
Reklam
Hep aynı yakarış: “Allahım sana ulaşmak bu kadar mı zor? Bu dünyada herkesin keyfi yerinde de bir tek benimki mi bitmeyen sorun? Neyin içindeyim böyle?”
Bu dünyada hayatımı oturtmaya çalıştığım yol ile niçin Allah'ın yolu aynı yol olamıyor?
Her şey hakikati görmekle başlar... Ve biz uykuya devam etmekle uyanmak arasında bir seçim yaparız... Bu seçim bazen bir ömür sürer, bazen bir ömür bile yetmez...
Ramiz Karaeski~Ezel
"Dön bak arkana yeğen... 'Gitmez' dediğin kaç kişi yanında? "
1.224 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.