Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı Trakya Türklerinin sembol isimlerinden biri olan Sadık Ahmet, 1947'de Gümülcine'de doğdu. İlkokul, orta ve lise öğrenimini Gümülcine'de tamamladı. 1966 yılında üniversite eğitimine, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde başladı. Ancak bir yıl sonra Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesine geçti. Üniver- siteden mezun olduktan sonra Yunan ordusunda 34 ay piyade eri olarak askerlik yaptı. Sadık Ahmet, bir süre mecburi hizmetten sonra 1978'de Batı Trakya'ya döndü. 1980'li yıllarda Batı Trakyalı Türklerin sorunlarını dünya kamuoyuna duyurmak istedi.
Sayfa 44 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin ilân edilmesinden sonra Yunan Devleti, Türk azınlığa karşı olumsuz uygulamalara başlayıp Türk ve Türkçe deyimlerinin yasaklanması kararı aldı. Gümülcine ve İskeçe valileri, 1984'te isimlerinde Türk sıfatı bulunduğu gerekçesiyle derneklerin kapatılması için mahkemeye müracaat etti. Yunan mahkemeleri, üyelerinin Türk kökenli olduklarını belirtmeleri ve isimlerinde Türk kelimesinin bulunması gerekçesiyle Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve İskeçe Türk Birliği'nin kapatılmasına karar verdi.
Sayfa 40 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Trakya'daki Müslüman nüfus, Yunanlar tarafından zorla evlerinden çıkarılarak yerlerine Yunanlar yerleştirildi. Diğer taraftan Müslüman Türk köylerine baskınlar yapılarak kaydedilmekte ve kurulan savaş konseyleriyle yargılamalar yapılmaktaydı. Neticede birçok Batı Trakya Türkü kurşuna dizildi. Aynı zamanda Batı Trakya Türklerinden sürgüne gönderilmeler de başladı. İşgal edilen topraklardaki camiler ve diğer eserler yıkıldı.
Sayfa 13 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
29 Eylül 1913'te Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında İstanbul Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre Batı Trakya, Bulgaristan'a bırakıldı. Bahsi geçen antlaşma ile Bulgaristan, Batı Trakya'da ayrıcalıklar vereceğini vaad etti. 7 Ekim 1913 tarihinde Osmanlı Devleti Dahiliye Nazırı Talat Bey tarafından Edirne'ye gönderilen telgrafta, Bulgarlarla yapılan görüşmelerin iyi geçtiği ve Batı Trakya Hükümetine gerek kalmadığı bilgisi verilmekteydi. Gelişen bu olaylar neticesinde Osmanlı Devleti, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'ni barış anlaşmaları için bir engel olarak görmeye başladı.
Sayfa 6 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Batı Trakya'ya giden gönüllü Türk askerleri, Gümülcine (28 Ağustos), İskeçe (1 Eylül) ve Dedeağaç'ı (2 Ekim) ele geçirdi. Şehirlerin alınmasıyla birlikte Garbi (Batı) Türk Trakya Hükûmet-i Muvakkatesi kurularak Müderris Salih Hoca devlet reisliğine; Garbi Trakya Hükûmet-i İcraiyesi reisliğine ise Süleyman Askerî getirildi.
Sayfa 5 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Balkan Savaşları ile Batı Trakya'nın hâkimiyeti değişti. I. Balkan Savaşı'ndan sonra Osmanlı Devleti, Balkan coğrafyasını terk etmek zorunda kaldı. II. Balkan Savaşlarında ise toprakları- nın paylaşılmasına başlanıldı. Bükreş Antlaşması ile Batı Trakya Bölgesi Bulgaristan'a bırakıldı (10 Ağustos 1913). Bölgedeki işgalle birlikte Bulgar zulmü arttı. Bölgede yaşayan Türklere yapılan zulme son vermek için Türk subaylar, çözüm arayışına girdi. Edirne'den çekilen Türk akıncı müfrezelerinden Umum Çeteler Kumandanı Eşref Bey (Kuşçubaşı) önderliğinde 16 subay ve 100 erden oluşan 116 kişilik bir gönüllü grup, zulmü engellemek için 15 Ağustos 1913'te Batı Trakya'ya gitti.
Sayfa 4 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Batı Trakya'da Türk hâkimiyeti yaklaşık 550 yıl kadar sürdü. 1363'te Osmanlı Devleti'nin bölgeyi fethiyle başlayan süreç 1913'te sona erdi. Trakya'nın fethedilmesiyle birlikte Anadolu'dan bölgeye önemli sayıda Türk yerleştirildi. Tımar sistemi gereği Müslüman ve Hristiyan köylüler yüzyıllar boyunca üreti- me ve askerlik hizmetlerine katıldı. 16.yüzyılda Osmanlı Devleti'nde tımar sistemi bozulmaya başladı. Zaman içerisinde feodal sisteme benzer bir sistem ortaya çıktı. Batı Trakya'da da bu durum yaşandı ve çiftlik sahibi kişiler binlerce dönümlük arazileri özel mülkleri haline getirdi. Osmanlı Devleti'nin merkezî otori- tesinin güçlü olduğu dönemlerde Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında barış hakimdi. Ancak merkezî otoritenin bozulması, Fransız Devrimi'nin beraberinde getirdiği milliyetçilik duygu- ları, Osmanlı Devleti'ne diğer devletler tarafından uygulanan politikalarla Müslüman ve Hristiyanlar arasındaki ilişkiler bozulmaya başladı.
Sayfa 3 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Yıl 1912-1913! Analar başlarını soktukları kovuklarda, bebeklerin sesi duyulmasın diye, üzerlerine abanıyorlar, beraberce boğuluyorlardı. Batı Trakya'da Türkler şaşkın, perişan ve yalnız!
Mutlu Son: Lozan Barış Antlaşması'nın İmzalanması
Türkiye'nin kırmızı çizgisi sanıldığı gibi Misak-ı Milli değildir, ki sonunda zaten Batı Trakya, Süleymaniye, Kerkük ve Musul diğer devletlere bırakılacaktır. Daha önce de Batum'dan vazgeçildiğini hatırlatalım. Demek ki Misak-ı Milli'yi "uğrunda her şey feda edilecek bir namus meselesi" değil de, etrafında kenetlenilecek bir slogan olarak görmek daha yararlı olacaktır. Türkiye'nin kesinlikle kabul edemeyeceği şeyler adli ve mali kapitülasyonların devamı, Boğazlar üzerindeki egemenlik hakları ve doğu sınırında bir Ermeni devleti kurulmasıdır.
Sayfa 265 - Mundi KitapKitabı okudu
Bununla beraber Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir savunma ordusu olarak teşkil edildiği belirtilerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1952 yılı itibarıyla modern ve kararlı bir orduya karşı etkin bir taarruzu icra edebilecek durumda olmadığının da altı çizilmiştir. Bunda etkili olan hususlar ise şöyle sıralanmıştır: * Türk ordusunun en zayıf
Reklam
Kutlu olsun Yeni Bahar
21 Mart’ta bahar bayramı olarak kutlanan Nevruz, Anadolu ve Orta Asya Türklerinde de Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışıyla ilişkilendiriliyor. Azerbaycan’da Novruz, Kazakistan’da Nawrız meyramı , Kırgızistan’da Nooruz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Mart Dokuzu, Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türklerinde Mevris adları ile anılıyor. Farsçada Nouruz diye yazılıyor. Kazakistan’da Navrız meyrami adı ile kutlanan Nevruz, Arnavutluk’ta ise Sultan Nevruz olarak isimlendiriliyor. Kelimenin aslı eski Farsçaya dayanıyor ve “yeni gün/ gün ışığı” anlamına geliyor.
İtilaf Devletleri tarafından ebediyen Yunanistan’ın idare ve iradesine bırakılan Batı Anadolu ve Trakya havzasını tekrar vatana katmıştır.
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
İnsanlara AZAP Olan O Topraklardan Bir Hikaye
Azap Toprakları
Azap Toprakları
Söylenecek ne çok şey var aslında kitap hakkında.. Ancak söylenen her şey kitabı okumayan için havada kalır. Batı Trakya'daki Türklerin gördükleri zulüm, zulmedenlerin yanına kâr kalan her türlü eylem, bu eylemlere kör ve sağır olmuş kuruluşlar.. Dönüp bakacak olursak nasılda insanlık namına bir arpa boyu bile yol katedemeyen günümüzün aydın(!) batısı ve daha pek çok şey. Okurken karmaşık duygular içine gireceğiniz, kitabın sonunda keşke onlara ne olduğunu bilseydik diyeceğiniz, okuması kolay ve akıcı bir kitap. Okudukça sizi içine çeken, karakterlerle birlikte hüzünlendiğiniz baştan sona insanın içini burkan, zamanında keşke elimizden bir şey gelseydi diye hayıflanacağınız bu kitabı herkese tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar dilerim.
Azap Toprakları
Azap TopraklarıEmine Işınsu · Bilge Kültür Sanat · 2012555 okunma
Elhamdülillah bir Ramazan'a daha kavuştuk.Tüm Âlem-i İslam'ın #Ramazan 'ını tebrik eder, hayırla geçmesini Cenab-ı Vacibul Vücut Hazretlerinden niyaz ederim.Allah Teâlâ bu Ramazanı Moro, Arakan, Keşmir, Batı Trakya, Ahıska, Kırım, Gazze ve Yemen'in diriliş ve kurtuluşuna vesile eylesin.
988 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.