asiydi ruhum, çatlaktı kafam. söz dinlemezdim. başımı eğmedim senden gayrına. karman çorman olan fikir yumağım duruldu seninle. dizginlendim artık, yularım seninle. önüm yanım yörem aydınlandı bunca yıl seninle, kaytarmayı istedikçe senden, fırlattın kementini nefs denen it oğlu ite. üfledin soluğunu soluk-silik gönlüme, buğuluydu gönül pınarım berraklaştım seninle. yeşerttin beni güneş, toprak, susuz halde, tam fidan veriyorken acımtrak bir ses içreğimin direğinden tıkırdadı, tınısı tonu sesi asalak gibi kancalandı, ruhum artık karıncalandı. uyuştu bacaklarım bir haber gelecek belli. resulullah (sas) öldü diye acı bir sadâ! toplandı kalabalıklar ölemez o, dediler, o ölemez. ölmemeliydi. ama artık hakk'ın emri vâkiydi. hançerin en keskin-süngünün en sivrek yeri saplandı ruhuma. konuşsam acısı dinmiyor, sussam bağırttıracak belli. zerkedildi artık sensizliğin ızdırabı, bugün kerbelaydı. aklım başımdan kaçmış. göçebe olmayı seçmiş. ruhum seyehate çıkmış, hissetmiyorum ruhumu. ovaları, dağları mesken tutmuşum, yosun yemişim mağaralarda karıncalarla. bozulmuş dengem, şaşmış aklım gelememişim kendime yıllar yılı, görenlerden işitmişim halimin fısıltısını. seni göremediğim her an acım depreşsede acı bile artık acısa da delik deşik olan şu yüreğime. yazgımız buydu katlanmalıydık, yükümüz katmerliydi, sızlanmalıydık. uzaktık senden çook uzaktık. şu kahpe mesafeler yok mu ahh , depreştiriyordu sensiz olmanın titrek ve acı sesini. sensiziz ama izindeyiz. senciliz, eyvallahımız yoktur gayrına. sendeniz, seniniz, işte iz, geliniz. geliniz, işte iz! mçd