Ömer B. Abdulaziz, atadığı bazı yöneticilere şöyle mektup yazmıştır: "Elinizde bulunan güç sizi kullara zulmetme fırsatı verir. Bir kimseye zulmetmeye yeltendiğiniz zaman Allah'ın (c.c.) sizin üzerinizdeki kudretini hatırlayın. Şunu da bilin ki insanlar ne yaptıysan o yaptıkların insanların hayatında geçip gider, ancak vebali senin üzerinde kalır. Yine şunu bilin ki Allah (c.c.), mazlumun hakkını zalimden alacaktır. Vesselam."
Sayfa 217 - ÇelikKitabı okudu
Vernet, "Bay Langdon," dedi. "Kutuyu siz bana getireceksiniz. Ve şunu bilin ki, bunu sizden istiyorum çünkü ateş etmekten çekinmeyeceğim kişi sizsiniz."
Sayfa 233Kitabı okudu
Reklam
eğer engelli çocuğunuz varsa şunu asla unutmayın: durumu baştan kabullenin, duygusal yaklaşımlarla engeli görmezden gelmek çözüm değildir .belki bir süre için kendimizi avuta bilirsiniz ama sorun ortadadır ve böyle davrandınız takdirde daha da büyüyecektir .engelli çocuklarınızı asla evlere kapatmayın, onların eğitimine önem verin ve bilin ki bu çocukları kurtaracak olan eğitimdir. onları hayata katılmalarını ve topluma karışmalarını fırsat tanıyın.
4 Maddeyi Konuşmadan Evleneyim Demeyin..
•Bir Öneri• Müstakbel eşinizle bir sohbet içinde aşağıdaki dört konuda birbirinizi keşfetmeyi amaçlayın: •Kaygılarınız Oturun, çekinmeden birbirinize gelecekle ilgili kaygılarınızı açık açık söyleyin; hatta bir liste oluşturun. Biliyorum bu zor, ama ilişkinizin geleceği bakımından çok önemli bir çalışma yaptığınızı bilin ve zorluğuna rağmen
Bütün bunlar yaklaşmakta olanın habercisi değil mi?
Rad suresi 41 Peki, inkârcılar görmüyorlar mı, Biz hüküm ve kudretimizle yeryüzüne gelip onu her yanından nasıl eksiltiyoruz? Yeryüzünü, sahip olduğu en iyi şeylerden her gün biraz daha yoksun bırakarak, azap verici darbelerimizle nasıl sarstığımızı görmüyorlar mı? Bu dünyada insanı,başarı ve yükselmeden sonra çöküşün, hayattan sonra ölümün, gurur ve ihtişamdan sonra alçalmanın, kemalden sonra zevâlin beklediğini bilmiyorlar mı? Hal böyleyken, hakkı inkâr edenler, Allah’ın kendilerini alçaltmayacağından, hâkim konumundan mahkûm konumuna düşürmeyeceğinden nasıl emin olabiliyorlar? Geçmişte büyük imparatorluklar kurmuş nice toplumların, azgınlıklarından dolayı yok edildiğini bilmiyorlar mı? Depremlerle, savaşlarla, toplumsal ve ekonomik krizlerle üzerlerindeki ablukayı her geçen gün nasıl daralttığımızı görmüyorlar mı? Servetine, gücüne, makâmına, şöhretine aldanarak gurura kapılan nice zengin ve güçlü insanların, bugün toprak altında çürümeye terk edildiğini bilmiyorlar mı? Çevrelerinden, dost ve akrabalarından birer ikişer mezara yolladıkları insanların hâlini düşünüp ibret almıyorlar mı? Bütün bunlar, kendilerine yaklaşan felâketin yeteri kadar habercisi değil mi? İyi bilin ki, her konuda son sözü söyleyen ve nihâî hükmü veren Allah’tır ve hiçbir güç, O’nun hükmünün önüne geçemez ve şunu da iyi bilin ki, Allah, yeri ve zamanı geldiğinde hesap görmede çok hızlıdır! İstese, günah işledikleri anda zâlimleri derhal yok edebilir fakat sonsuz merhameti sayesinde, tövbe etsinler diye onlara mühlet veriyor, bunun için de, insanlık tarihinden ibret alarak düşünmelerini öneriyor.
"Ey iman edenler! Siz, inkâr edenler gibi, yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında, 'Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi' diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaati onların kalplerine (kaybettikleri yakınmaları için onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Hayatı veren de, alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür. Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah'ın rahmet ve mağfireti, onların elde edecekleri bütün şeylerden daha hayırlıdır. And olsun, ölseniz de, öldürülseniz de Allah'ın huzurunda toplanacaksınız." (Âl-i İmran, 156-158)
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
463 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.