Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
407 syf.
7/10 puan verdi
·
197 günde okudu
Bu kitap Şevket Süreyya Aydemir’in aslında otobiyografisi. “Şunu yaptım, şurada doğdum.”dan ziyade, hikâyesini romanlaştırarak anlatmış. Hani İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” isimli bir kitabı var ya, işte bu başlığa layık bir ömür olarak Şevket Bey’i gösterebiliriz. Emrah Safa Gürkan da o dönemin insanlarını anlatırken nasıl hızlı
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,437 okunma
Komünizmle, Robert Kolej'den sonra eğitim alma­ya gittiği ABD'de tanıştı (geçmişini bilmediği Vedat Nedim Tör ile de). Döndükten sonra Türkiye'deki komünistleri aradı ve bir ay kadar sonra TKP'li oldu (1940). 1943'te TKP Merkez Komitesi'ne dahil edildi.19 Mayıs 1944'te, Süleymaniye Camii'nin iki mina­resi arasına "Saraçoğlu Faşisttir" yazılı bir pankart asma teşebbüsü sonrasında "tescillendi" Mahpusluk yaşadı.
Reklam
Bilen, TKP'li olduğu 1922 yılında Moskova'daki KUTV'a öğrenci olarak gönderildi. 1926'da dönü­şünde parti tarafından Adana'da görevlendirildi. Pasif bulduğu Vedat Nedim Tör yönetimini eleş­tirdi. Aynı gerekçeyle eleştirdiği Şefik Hüsnü'nün pozisyonunu yanlış değerlendirdiği gerekçesiyle sonradan bir özeleştiride bulundu.
1927'de Vedat Nedim'in (Tör) TKP arşivini polise teslim etmesiyle TKP bir büyük darbe daha aldıktan sonra bir süredir oportünizm­le, milliyetçi sapma içinde bulunmakla suçlanan Şevket Süreyya partiden koptu ve kendisini 'Türk inkılabının" emrine verdi.
devrimlere aşkla, imanla bağlı olmak, ondan fayda sağlamak değil ona kendini adamak inkılap mistiği olmak şeklinde değerlendirilir; gençlik bu ruhu arayacak şekilde işlenir, aydınlardan benzeri bir bağlılık beklenir. inkılap mistiği bir üst başlık olarak alınırsa, her inkılap mistiğinde de Kemalizmin kutsallarından bir tanesi daha öne çıkar, diğerleri onun gölgesinde kutsallaşır. Bu bağlamda hepsi birer inkılap mistiği olmakla beraber, mesela Kadroculardan Vedat Nedim Tör veya Şevket Süreyya Aydemir'de (sol geçmişleriyle uyumlu olarak) bilim/ilerleme/teknoloji ön plandadır. Mustafa Kemal, ilerlemeyi sağlayacak, yeryüzü cennetini kuracak figür olarak kutsanır. Recep Peker, Mahmut Esat Bozkurt, Mustafa Necati, Reşit Galip ve benzeri pek çok önemli isimde ise Türklük öne çıkar. Mustafa Kemal, "en büyük Türk", "Türklüğün peygamberi" ve benzeri kalıplarla kutsanır. Şairlerde, ediplerde (ki bir kısmı aynı zamanda vekildir) ve mutat zevatta ise temel kutsal genellikle Atatürk'ün kendisidir.
216 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Ara Güler in fotoğrafından
En iyi makina en iyi fotoğrafı çekseydi, en iyi daktiloya sahip olan en iyi romanı yazardı. Diyor Ara Güler. Bu kitabı kütüphaneden aldım ve okudum, inceledim. Bilmediğim tanımadığım insanlarla tanıştım. Aslında ir çoğumuzun bildiği efsaneleşmiş fotoğraflar ara güler tarafından çekilmiş. Her fotoğrafın yanına da sanatçının bir kitabından, şiirinden veya açıklamasından bir söz eklenmiş. Kitapta beğendiğim sözlerin yazarları; Sait Faik Ahmed Arif Oğuz Atay Ataol behramoğlu Asaf Halet Ferit Edgü Reşat Nuri Güntekin Attila İlhan Yaşar Kemal Peyami Safa Vedat Nedim Tör ... ...
100 Yüz
100 YüzAra Güler · Yapı Kredi Yayınları · 201855 okunma
Reklam
Hitler
Gazı öyle bir şahsiyettir ki: Ebediyen asrımızın en büyük adamlarının en ön safında bulunacaktır. Bu mevki, tarihin ona verdiği bir haktır.
Herriot
Gazinin ve arkadaşlarının kurdukları bina ne tarafından bakılsa mükemmeldir.
OSMANLI cemiyetinde kadın, sadece bir dişi idi. Kadına yalnız fiziyolojik bir rol verildiği için, onun cemiyet içinde başka türlü kıymetler edinmesine cevaz yoktu. Kara bir taassup, onu evinin içine tıkamıştı. Ve kadının cahil, görgüsüz kalması, islâm ahlâkının tutunabilmesi için şarttı. Basit bir çadır ve çöl hayatının insanların ahlâkını gemaltında tutabilmek için lüzumlu gördüğü içtimaî tedbirler, sarsılmaz naslar halinde inkılâba kadar sürüp gelmiş ve cemiyeti kadından ayırarak kuvvetini yarı yarıya düşürmüştü. Osmanlı cemiyetinin ahlâk mefhumu, bizzat ahlâka karşı itimatsızlıktan başka bir şey değildi.
Aşk, diye ne bir Tanrı adına varacağız Ne gözleri yeşil bir kadına varacağız. Ergenliğin düşünü gören genç adam gibi Toprağı altetmenin tadına varacağız. Behçet Kemal
Reklam
Bilelim ki, millî benliğini bilmiyen milletler, başka milletlerin şikârıdır. Gazi Bizim halkımız çok temiz kalpli, çok asil ruhlu, terakkiye çok kabiliyetli bir halktır. Bu halk, eğer bir defa muhataplarının samimiyetle kendilerine hâdim olduklarına kani olursa her türlü hareketi derhal kabule amadedir. Bunun için gençlerin, her şeyden evvel millete emniyet bahşetmesi lâzımdır. Gazi Büyük şeyleri, yalnız büyük milletler yapar. Gazi
İnkılâp Türkiyesinde her münevver için asıl olan, kendi milletine ve kendi memleketine inanmak ve kendi talihini bunların talihine bağlamaktır. İnkılâpçı Türk münevveri için medeniyet taklit olunacak bir şey değildir. Medeniyet, yerinde yapılan, yerinde yaratılan bir cemiyet eseridir. Avrupa medeniyetine iltihak veya intibak diye bir şey yoktur. Hangi devirde bulunursa bulunsun o devrin medeniyetine has olan ileri kıymetleri ve bu kıymetleri yaratan ileri metotları idrak edip kendi medeniyetini yaratmak vardır. Taklit edilecek bir örnek yahut ithal olunacak birtakım müesseseler yoktur. İdrak edilip alınacak ve kendi ihtiyaç ve zaruretlerimize göre tatbik sahasına geçirilecek metotlar vardır.
Bin yarımadam bir tam adam değildir; Siyasette ve idarede en muzır şey, milletler ve cemiyetler için telâfisi en zor olan felâket, yarım bilgili adamların salâhiyet sahibi olmasıdır. İsmet Paşa
Osmanlı cemiyeti iki çeşit softa yetiştirdi: Biri, şeriatçı softa, diğeri, Avrupacı softadır. Bunların ikisinde de milletin şahsiyet ve asaletini koruma ve onun namına şahsiyetli ve asliyetli bir fikir ve kültür yaratma hassası yoktur. İkisi de yabancı âlemlerin esiridirler. Bu esareti bir şeref ve milletin benliğini ve özlüğünü yadırgamayı da bir meziyet sayarlardı.
OSMANLI İmparatorluğunun maarif sistemi ve cemiyet nizamı batıla inanan fertler yaratıyordu. Milletin batıla inanışını kendileri için bir geçim vasıtası yapan birtakım yobazlar (cer hocaları, şeyhler, üfürükçüler) yurdumuzun en hücra köşelerine kadar sokularak adeta devlet vergisi gibi bir batıla inanma vergisi keserlerdi. Halk hocaların muskalarından, üfürükçülerin nefesinden ve şeyhlerin kerametlerinden bütün dertlerine deva umardı. Derde deva bulmanın bir diğer yolu da ya türbe pencerelerine bez bağlamak, yahut tekke tufeylilerini adaklarla beslemekti.
152 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.