Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dijital iletişimin sunduğu rahatlık ve verimlilik nedeniyle, gerçek kişilerle, hatta gerçek olan her şeyle temas etmekten giderek daha fazla kaçınıyoruz. Dijital ortam, gerçek muhatabın giderek daha fazla ortadan kaybolmasına neden oluyor.
Sayfa 32
Özellikle başarının nihai ölçütünün bir şeyi derinden idrak değil, kârlılık ve verimlilik olduğu iş dünyasında, korelasyon tek başına büyük önem arz edebilir.
Reklam
Bu küreselleşmiş dünyada sermayenin milliyetinin anlamsız olduğu iddia ediliyor. Şirketler faaliyetlerine belli bir ülkede başlamış olabilir veya genel merkezleri bir ülkede olabilir ama ulusal sınırlarının ötesine geçtiler. Artık, verimlilik nerede en fazlaysa faaliyetlerini oraya kaydırıyorlar. Örneğin, İsviçreli gıda devi Nestlé. Genel merkezi İsviçre'nin Vevey şehrinde ama üretimin yüzde 5'ten azı İsviçre'de gerçekleştiriliyor. Nestlé'nin anavatanının İsviçre yerine "Avrupa" olduğunu düşünsek bile, merkezi kazancının sadece yaklaşık yüzde 30'unu teşkil ediyor. Çok uluslu şirketlerin asıl ülkeleri dışında gerçekleştirdikleri etkinlikler sadece üretim gibi düşük dereceli faaliyetlerle de sınırlı değil. Günümüzde, AR- GE gibi üst düzey faaliyetler bile başka bir ülkede, özellikle Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde yürütülüyor. Üst düzey yöneticiler bile Ghosn gibi özel ulusal havuzlar yerine uluslararası yetenek havuzlarından seçiliyor.
Sayfa 110Kitabı okudu
1930'larda, başta yöneticilerin çalışanlarla ve çalışanların kendi aralarında iyi iletişim kurması gerektiğini ileri süren İnsan İlişkileri Ekolü olmak üzere, insan motivasyonunun karmaşıklığını vurgulayan ve çalışanların verimini en üst düzeye çıkarma yolları öneren pek çok yeni yönetim yaklaşımı ortaya çıktı. Bu tür bir yaklaşımın tepe noktası “Japon üretim sistemi" ("Toyota” üretim sistemi olarak da bilinir) oldu. Bu sistem, çalışanları ahlaklı failler olarak kabul edip onlara güvenerek ve sorumluluk vererek onların iyi niyeti ve yaratıcılığından yararlanır. Japon sisteminde, çalışanlar üretim hattı üzerinde belli bir dereceye kadar kontrol sahibidir. Ayrıca, üretim sürecini geliştirmeye yönelik önerilerde bulunmaya teşvik edilirler. Bu yaklaşım Japon şirketlerinin üretim verimliliklerini ve kalitelerini o kadar yükseltti ki artık diğer ülkelerdeki şirketlerin pek çoğu onları taklit ediyor. Japon şirketleri çalışanları hakkında en kötüsünü düşünmeyerek, onlardan maksimum verimlilik elde ettiler.
Bazen kitaptaki cümleler kadınların iş ilişkilerini özetler: "Masanın arkasında oturan patronunun gözleri, şişmiş karnına kayar. O an, soğuk bir rüzgârda okşar gibi geçer kalbinin üzerinden. Elleri masanın üzerinde, parmakları hafifçe dolanmışken anında ağzından acımasızlık dökülür. "İşyerine çocuklu kadın mı alınır? Hem hasta çocukla nasıl verimlilik sağlayabilir ki?" diye mırıldanır..."
Verimlilik virus mü?
Turistler gezme makinelerine mi dönüşüyor?Anne babalar, eğitim makinelerine?Çocuklar,öğrenme makinelerine?Erkekler ve kadınlar, kur yapma makinelerine?Müzisyenler, çalma makinelerine?Sporcular,spor yapma makinelerine mi dönüşüyor? İnsanlar verimlilik virüsüne mi yakalandı?Yalnızca verimli hayatlar mı istiyorlar?Gözleri açık hayal kurmayı,boş boş konuşmayı,şiirler yazmayı,romanlar okumayı,güzel yemekler pişirmeyi,tereddüt etmeyi,yanılmayı,acele etmemeyi kendilerine yasaklayacaklar mı?
Reklam
Pareto’nun 80/20 kuralı İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto, 19. yüzyıl İngiltere’sinin servet ve gelir kalıplarını incelerken şunu fark etti: Ülkenin nüfusunun %20’si toplam servetin %80’ine sahipken nüfusun %80’i servetin %20’sine sahipti. Bunu farklı zamanlarda farklı ülkelerde uyguladığında yine benzer sonuçlara ulaştı ve 1897’de şu an Pareto kuralı veya 80/20 kuralı olarak bildiğimiz kuralı ortaya attı. Ortaya atılan bu kural bizi verimlilik üzerine düşünmeye davet ediyor. Bu kurala göre sebeplerin %20’si sonuçların %80’ini oluştururken sebeplerin %80’i de sonuçların %20’sini oluşturuyor. Bunu zamana uyarlayacak olursak işlerimizde ulaştığımız başarının %80’i harcadığımız zamanın %20’sinden oluşmaktadır. Bu kural hayatın pek çok yerinde karşımıza farklılıklar olsa da yaklaşık olarak bu oranda çıkmaktadır. Kısaca çoktan az, azdan çok çıkmaktadır. Burada bize düşen azdan çok çıkan eşref saatimizi bulmaktır...
Odaklanamamak, mutsuzluk, tatminsizlik, verimsizlik gibi sonuçlar doğuruyor. Odaklanmak ise mutluluk, verimlilik, sağlıklı iliskiler yaratıcılık, tatmin getiriyor. Kahvaltı gibi, odaklanmanın da mutlulukla ilişkisi var.
Sayfa 128Kitabı okudu
geç kapitalizm son derece tek boyududur; neredeyse yalnızca verimlilik, yararlılık, girdi-çıktı verimliliği konuları etrafında döner.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.