İslamin kabiliyeti, Fas ve İspanya'dan Çin'in doğusuna kadar farklı milletler, kültürler ve iktisadi sistemler arasında inşa ettiği iletişimci ve yeniden örgütleyici ahlakinda yatar. Doğası gereği İslâm, diyor Von Grunebaum, "bir Lingua Franca", tarihsel geleneklere ve dilsel engellere karşı çıkmayı mümkün kılan ve karmaşık içerikleri etkili bir şekilde ozetlemeye izin veren bir semboller, resimler ve donum noktaları hazinesidir...
G. E. von Gruneba­um'un nefis bir karşılaştırmayla belirttiği gibi, Kuran "değişen bir dünyada zamansızlığın zamandışılığın lengeridir." Kuran'ın mesajının nihayeti yoktur, nitekim Sure 18:109'da şöyle denilmektedir: "Rabbimin sözleri için denizler mürekkep olsa ve bir o kadarı da yardıma gelse, O'nun sözleri tükemneden denizler tükenirdi." Ayrica Kuran'ın her bir sözcüğünün sonsuz anlamı vardır ve dünya onu daima yeni bir biçimde anlayacaktır.
Reklam
Von Grunebaum da"İslam"adlı kitabında şöyle demektedir: "Eski Hristiyanların erişmek için uzun yıllar harcadığı neticeye Muhammed(A.S) kısa bir zamanda ulaşmıştı.Madem ki,Allah'ın iradesi,dünya hayatının uzun veya kısa bir süre daha devamını gerektiriyordu,o halde onun cemaati(yani Müslümanlar)bu dünyada ilahi vahyin talimatına tam manasıyla uygun yaşamalıydı.Bu sebeple İlahi Vahiy'in ışığı altında hayatı kapsayan bir metod meydana getirmek İslam cemaati için bir vazife olmuştu. Bu metod,beşerin insan olarak tasavvur edildiği günden itibaren ölümüne kadar devam eden varlığının her cihetini ihata edecektir.Hayat planında,'Şu dinidir'veya'Bu dünyevidir'şeklindeki ayırmalar ortadan kalkacak,hayatın her dakikası,bir ötekine dini bağlarla bağlanmış olacak,hangi cinsten olursa olsun yapılacak her iş dini bir merasime tabi tutulacaktır.Böylece bütün teşebbüsler bir noktada birleşecek ve hayat en ince teferruatına kadar kudsiyet kazanarak dini bir dayanağa sahip olacaktır."
Sayfa 16
Arap harflerini dahi görmeye tahammül edemeyenler utanır mı!?
Kurtubalı Alvaro, Müslümanların Endülüs Hıristiyanları üzerindeki etkisini anlatırken şunlan söyler: Benim Hıristiyan kardeşlerim Arap şiirleri ve hikâyeleri ile keyiflenmektedirler. Onlar Muhammed'in dinine mensup fakihlerin ve filozofların kitaplarını inceliyorlar. Bunları, eleştirmek veya çürütmek için değil, aksine doğru ve parlak bir Arapça üslubu kazanmak için okuyorlar. Şimdi ilimle uğraşıp da kutsal kitaplara yazılmış Latince notları okuyabilecek bir adamı nereden bulacağız? İncili, peygamberlerin ve rasûllerin kitaplarını inceleyenler nerede? Ah bu ne büyük bir ızdırap! İnsanlar arasında en üstün kabiliyetlere sahip olan Mesihi gençler Arapça dışında herhangi bir edebiyatı ya da dilbilgisini bilmiyorlar. Onlar, Arap kitaplarını okuyor ve onlan büyük bir iştahla ve şevkle inceliyorlar. Bu kitaplardan oluşan ve pek büyük meblağlara mal olan mükemmel kütüphaneler oluşturuyorlar. Onlar her yerde Arap kültürünü övüp duruyorlar. Sen bir diğer açıdan kendilerine Mesîhî eserlerden söz ettiğinde, küçümseyici bir eda ile bunların, üzerlerinde dikkatle durmaya layık olmayan eserler olduklarını söylerler. Kalbim yanıyor! Çün kü Mesihiler dillerini unuttular. Aralarında arkadaşına doğru dürüst bir Latince ile mektup yazabilecek binde bir kişi dahi hemen hemen bulunamamaktadır. Fakat iş Arapça yazmaya gelince, aralarında mümkün olan en parlak üslup ile o dilde kendisini ifade edebilecek nice kimseler bulunabilir. Hatta bazen söylenişinin doğruluğu itibariyle bizzat Arapların yazdıkları şiirlerden daha üstün şiirler yazdıkları da görülebilir." (Von Grunebaum, Hadâratu'l-İslâm (İslâm Uygarlığı), Arapça Çevirisi)
G. E. von Grunebaum şöyle söylemiştir: “İslâm’ın, heykeltraşlık, yağlı boya resim ve drama gibi figüratif sanatı hiç olmamıştır; çünkü İslâmiyet, insan şekline girmiş, tabiatta var olan ve zaman zaman birbirleriyle çatışan tanrılardan azadedir.
Sayfa 111 - İnkılâb YayınlarıKitabı okuyor
Von Grunebaum
Müslümanların, herhangi bir dalda kaleme aldıkları biyografik eserler mecmuası ; sayıca çokluğu, titizlikle ele alınışı ve enteresan malumat toplayışları bakımından, insanı hayret ve dehşete düşürmektedir. Zira bu sahada , ortaçağdaki Batılı alimlerin , muasırları olan İslam alimlerinin verdikleri eserlere benzer bir çalışma yoktur.
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.