...art should be an affirmation of life -not an attempt to bring other... but simply a way of waking up to the very life we are living, which is so excellent, once one get one's mind one's desires out of the way and lets it act of its own accord.(*)
(*): ... sanat yaşamın bir olumlaması olmalıdır, başka bir yaşam getirmeye çalışmak değil... yalnızca yaşadığımız ve zihnimizi, arzularımızı aradan çıkartıp kendi bildiği gibi davranmasına izin verdiğimizde öylesine mükemmel olan yaşamın ta kendisine uyanmanın bir yolu olmalıdır. (ç.n)
Hepimiz medyanın işlevini biliyoruz; dünyadaki kötülükleri yok etmeye çalışmaz, onun görevi bu kötülükleri kabul etmemizi ve onlarla birlikte yaşamamızı sağlamaktır. İktidarın bizden istediği edilgin gözlemciler olmamızdır. Ve onlar bize başka bir seçenek vermezler, arada sırada bütünüyle simgesel değerde bir katılım eylemi olan oy vermenin dışında tabi. Sağcı bir kukla mı yoksa solcu bir kukla mı olmak istersin?
more of our waking life than we should care to admit, even to ourselves, is likely to be whiled away in this inconsequential trifling with idle fancy and unsubstantial hope.
Hiç nefret ettiğin ve gerçekten de sıkı çalıştığın bir işin oldu mu? Uzun, sıkı bir çalışma günü. Sonunda evine gidersin, yatarsın, gözlerini yumarsın. Ve birden kalkar ve farkına varırsın ki o gün boyu çalışma sadece bir rüyaymış. İçine uyandığın hayatı asgari ücrete satmak yeterince kötüyken, şimdi bir de rüyalarını bedavaya alırlar.
Waking Life (Hayata Uyanmak) - 2001/Richard Linklater
Korkarım hayatı gerçek bir tutkuyla yaşama erdemini, kim olduğumuzun sorumluluğunu yüklemenin anlamını, kendimize dair bir şeyler yapma ve hayattan doyum alma yeteneğimizi kaybediyoruz. Varoluşçuluk çoğunlukla umutsuzluk felsefesi olarak anlaşılır. Ama bence bu doğru değil. Sartre bir zamanlar kendisiyle yapılan bir röportajda hayatında bir gün bile umutsuzluğa kapılmadığını söylemişti. Ama bu adamlar okunduğunda ortaya çıkan bir şey var hayata dair bir bulantı duygusu değil, daha çok kendi hayatına egemen olmaktan gelen gerçek bir coşku. Kendi hayatını kendin yaratırmış gibi
Hepimiz medyanın işlevini biliyoruz. Dünyadaki kötülükleri yok etmeye çalışmaz, onun görevi bu kötülükleri kabul etmemizi ve onlarla birlikte yaşamamızı sağlamaktır.