Esasen vokabüler üzerinde durmak, yani, yerleşmiş kelimeleri 'Arapçadır' diye atmaya kalkmak, sadece cehaletle kabil-i izahtır. Fransızcada aslı Fransızca olan kelimelerin sayısı yüz elliyi geçmez.
Düşman Kazanmak Sanatı
Toplumumuzun gelişmemiş olmasını, birçok nedene bağlıyoruz. Kimi zaman yoksulluğa kimi zaman da okullardaki egitimin kötü olmasına,kimi zaman da terör belasına. Tarık Buğra ise toplumumuzun gelişmemiş olmasını okumamamıza bağlıyor. Türk insanının,tarihini ve edebiyatını bilmiyor olması onun canını yakıyor. Evet okuyup da cahil
Zengin bir dil, zengin bir düşünce, canlı bir zihin yapısı, sağlam bir bilim ve kültür demektir. Hatta dini bile kuvvetlendiren bir imkândır. Çünkü kelime gücü ifade gücü demektir. İfade arttıkça hem anlayış hem de anlatış güçlenir.
O halde dilimizin içine başka dillerden çok sayıda kelime geldiyse buna hemen zaaf diyemeyiz. Çünkü o kelimeler
....
1908 Devrimi: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet
23 Aralık 1876, Haliç Tersanesi’ndeki Bahriye Nezareti’nde İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya-Macaristan, Almanya, Rusya ve Osmanlı heyetleri toplantı hâlindedir. Konu, Osmanlı’nın Balkan toprakları ve büyük devletlerin bu topraklar üzerindeki çıkarlarıydı. Batılı devletler ile Rusya
21 Kasım 1932'de Söz derleme Talimatnamesi'yle bütün ülkede dil seferberliği başlatıldı.
... 1934 yılının Ağustosuna gelindiğinde Türk Dilini Tetkik Cemiyeti'nde biriken kelime fişlerinin sayısı 130.000'i geçmişti.
Merkeze toplanan kelimelerden uygun olanlar Arapça ve Farsça kelimelere karşılık olarak öneriliyordu. Hiçbir karşılık bulunmadığında ise yeni kelime üretiliyordu. Toplanan kelimelerin kullanımını yaygınlaştırmak için Tarama Dergisi çıkarılıyor, gazetelerde yeni kelimeler köşesi bulunduruluyordu.
Aslında tüm aydınları rahatsız eden bir mesele vardı: İş kısa zamanda çığırından çıkmış dilde tasfiyecilik hareketine dönüşmüştü. "Lügat Komisyonu" yabancı saydığı her kelimeyi atıyordu. Bunu engellemek için bir yol bulundu. Yusuf Ziya Bey; Batı, Naim Hazım Bey de Arapça kökenli kelimelere Türkçe köken uyduruyorlar ve atılmasını önlüyorlardı. Ne var ki, aşırı öz Türkçecilik anlaşılmaz bir dil yaratmak üzereydi. Aslında durumdan Atatürk de rahatsız olmuş ve Falih Rıfkı Atay'a "Dili bir çıkmaza saplamışız, ama bu çıkmazdan yine ben çıkaracağım" demişti. Dilde tasfiyeciliği ancak yeni bir proje durdurabilirdi.
''Dilleri var bizim dile benzemez'' mısraı Karacaoğlan'a ait. Ne güzel bir mısra! Kitapta anlatılan konu ise dil bilinci. Cumhuriyet ile birlikte topyekün bir dil savaşımına girilmiştir. Dil devrimi Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak adına gerçekleştirilmeye çalışılır. Tabii bu basit olmadığı kadar zor da