"Sevgili Dost,
Son dikişi atan cerrah, son oku fırlatan savaşçı, son bakraç suyu çeken bahçıvan, son sandalyeyi tekmeleyen cellat, son haberi okuyan spiker, son duayı yapan mahkûm, son düğümü çözen balıkçı, son gemiyi yakan fatih, son elbiseyi deneyen müşteri, son provayı yapan terzi, son kağıdı çeken kumarbaz, son ağacı kesen odun, son köleyi parçalayan aslan, son yapboz parçasını yerine koyan çocuk, son yaprağı yere bırakan ağaç, ellerini omzuma koydu: bu altmış birinci mektubun fotoğrafıydı. Kalbi ipe değen koşucuyla, topukları yere değen paraşütçü bu fotoğrafa giremediler çünkü bitirmenin sevincini yaşamışlardı. Oysa bitiş çizgisinde koca bir gölge, oysa iniş noktasından uzağa atmış rüzgâr, sevinç hangi akla hizmet etmede, en üst dalda yanıp dururken, koparmışlar ayı dün gece."