Karanlığının şartlarında “katil bitkilerin yer altı kavgası”ıyla katılaşmış olan bitkiler âlemi, huzurun ve uyumun sembolü değildir. Tersine, tüm avlanıp yakalayıp yemenin, parçalarına ayırarak hırsla tüketmenin özünü teşkil etmektedir. Kırları, ormanlarda piknikleri unutun gitsin. Satir’in gözü neyi anlamamıza yarıyor biz ona bakalım. Toprağın karanlığındaki doğumlarına ve bu karanlıktan aldıkları desteğe sadık kalan bitkiler neymiş görelim:
Yiyip yutarlar yağmuru, rüzgârı;
Her şey güzeldir onlara: gece, ölüm;
Çürümeyle gelir besini gülün
Doymak bilmez çimenler derinlerinde sık ormanın;
Her an duyulur belirsiz çatırtısı şeylerin
Ezilirken bitkilerin dişleri arasında
Her yönüyle görülür engin kırlar beslenme ânında
Ağaç dönüştürür kendi atılımı için her şeyi;
Kum gerekli, kil ve kum taşı gerekli;
Sakız ağacına da lazım, pırnal meşesine de
Böğürtlene de lazım; ve toprak mutlu böylece
Bak şu ormana olağanüstü, nasıl da yiyor neşeyle.