Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar,her gece bir bülbül öter Yahya Kemal Beyatlı
28. Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Mü’minin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir.Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur.Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur. ”
Sayfa 14 - Müslim, Zühd 64Kitabı okuyor
Reklam
82 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Hepimize günaydın. Muslutlu bir gün olsun. Kapanışı çok ilginç bir eserle yapacak ve Oscar Wilde’ye veda edeceğiz şimdilik. Bunun için de iyi bir araştırma yapmak gerekiyordu. Neden? Yahya Peygamber, kutsal kitaplarda kendine yer bulan bir peygamber olduğu için (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncillerinde adı geçer ki
Salome
SalomeOscar Wilde · İmge Kitabevi · 2018371 okunma
Başını avuçlarının arasına aldı Yahya. Konuşamadı başka. Ecel terleri söküldü suratından.
Sayfa 39
Reklam
hicran gün ortasında neden böyle seslenir, birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi?
ey sevgi anladım bu uzakta seda ile, ömrün yegâne lezzetidir hatıran bile.
Fikret, kendi zamanında çalkanan Fransız şiir cereyanlarının en derin ve yüksek taraflarını, yani Baudelaire’den “Symboliste”lere kadar uzanan mühim tarafını hiç anlamazdı. Anladığı Sully Prudhomme, Coppée ve emsali şâirlerin şiirini ise şöyle böyle bir vukufla edinmişti. Doğrusu budur ki Fikret’in Fransızcası alelâde idi. Bizim eski şiirimize vukufu ise -eğer Muallim Nâci’yi bir mikyas alırsak- dîvanları bir taraftan devretmiş diğer taraftan da her mısrâı sökecek bir derecede değildi.
Sayfa 21
Fikret’in bilgisi orta derecede, birçok bahislerde ondan da dûndu. Mütefekkir olarak kâinatı hayli mahduttu. Meselâ yaşının kemal devresinde meylettiği sol nazariyeleri o kadar basit ve hayal meyal bir hâlde benimsemişti ki o senelerde Avrupa’da o nazariyelerin kitaplarla, mecmualarla, gazetelerle, hutbelerle, nihâyet amele âleminde ve parlamentolarda bilfiil çalkantılarıyla onda bir mikyasta olsun bilmezdi; bilmeye fazla hevesli de değildi.
Sayfa 20
Reklam
Tevfik Fikret’in lisanına ve şiirine benim neslimden ilk aksülamele ben cüret ettim; mâmâfih onun aleyhinde yazmayan ve ona hürmet eden, onu ilk mürşit gibi telakkî eden bir fert oldum. Galiba beni bilhassa bunun için sevdi.
Sayfa 6
Bir bomba… Bir duman… Türk edebiyatında böyle başlayan şiir yoktur. Bu “bir bomba” Abdülhamit’e atılan bombadan da müthiş: Divan edebiyatının bütün köhne gelenekleri bu bomba ile yıkıldı! Fikret olmasaydı neler olmazdı, biliyor musunuz? Bir tanesini söyliyeyim: Yahya Kemal olmazdı!
Sayfa 16
Ölüm âsude bahar ülkesidir bir rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar, Her gece bir bülbül öter. Yahya Kemal Beyatlı
Abdülhak Hamit Bey, bir saltanatın şairi, eserleri Dolmabahçe Sarayı gibi bir şey. Süs, yaldız ve lisan azameti…… Osmanlı lisanının tasarrufunda eserler…… Osmanlı lisanı ile bakî veya onunla ifna olacak eserler. Bu eserler öztürkçeleştirildiği gün buhar gibi yok oluverir. Zira Abdülhak Hamid, bir Şeyh Galib olmadığı gibi, bir Yunus Emre de hiç değil, hattâ bir Yahya Kemal de değil. Abdülhak Hamid Bey’in eserleri Osmanlıca yaşadığı kadar ancak yaşayacaklardır. Halbuki, Osmanlıcayı yok etmek isteyen Dil Kurultayının, Dolmabahçe toplantılarına, Abdülhak Hamid Bey ne büyük bir zevkle giderdi. Ve orada, kurultayda, kendi lisanı olan ve bütün şöhretini borçlu olduğu Osmanlıcayı, tek bir defa bile müdafaa etmiş değildir
Sayfa 40
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ne hürriyeti, ne müsâvâtı hatta ne o yoldan gelecek şöhreti isteyen”, “Yâ Râb! Bana bir ses yaratan kudreti ver” diyen, yine kendi tabiriyle “yeryüzünde yegâne ihtirası, milletinin lisanında istediği gibi bir kaç manzume meydana getirmek” olan Yahya Kemal’in Kendi Gök Kubbemiz’i, gücünü mazinin ve ananenin büyük mirasından alan fakat gününün sade ve beyaz diliyle söylediği şiirlerini toplar. Millet, tarih, vatan gibi kavramları daima “medeniyet” perspektifinden yorumlayan, vârisi olmakla gurur duyduğu bu medeniyeti asırlar boyunca inanç, sabır ve ustalıkla yoğuran Fatih’ler, Itrî’ler ve Sinan’larla beraber yaşamış olan şair, bu kitaba aldığı şiirleriyle okuyucusunu da “cedleri”nin mağfiret iklimine sokar. Kitabın ismi gibi bir bölümü de “Kendi Gök Kubbemiz” Yahya Kemal’in tarih, vatan, milliyet, fetih mefhumları ve en güzel cepheleriyle İstanbul’la; ikinci bölüm “Yol Düşüncesi” ölümle; üçüncü bölüm “Vuslat” ise aşkla ilgili şiirlerin yer aldığı kısımlardır. Fakat bütün bu bölümler ve şiirlerde Yahya Kemal aynı duyuşun insanı ve şairidir. İstanbul, Türklüğün bir harikası ve şahikası olduğu; kadın, zarafetinde bir medeniyeti aksettirdiği, ölüm de vatan toprağında munisleştiği için güzeldir...
Kendi Gök Kubbemiz
Kendi Gök KubbemizYahya Kemal Beyatlı · İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları · 19833,564 okunma
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.