1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
Kitabı henüz bitirdim ve bıraktığı etkiyle kaleme, kağıda sarıldım. Bazı kitaplar vardır tam yüreğinize dokunur ve etkisinden kurtulup, gözünüzden kopup bağımsızlığını ilan eden gözyaşlarınıza engel olamazsınız. Bunun gibi kurgu olduğunu unutturup, böyle hisler yaşatan kitapları seviyorum.
George ve Lennie hayatlarını idame ettirmek için,
Kâinat muhteşem bir devinimle hareket ediyor.
Ne noksan ne de fazla; her şey ölçülü.
Bir küçük sinek de, bir ulu dağ da aynı sistemin dişlileri.
Hani Yahya Kemal'in bir dizede özetlediği gibi;
"bir tel kopar, ahenk ebediyyen kesilir.."
BUNLARI BILIYOR MUYDUNUZ ?
CAHİT SITKI
Küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır. O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
NAZIM HİKMET
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna not
Fark ettiniz mi, toplumun hangi kesiminden olursak olalım tutunduğumuz dal aynı: "okumak." Şah da padişah da olsa böyle, boğazından kısarak kitap alacak durumdaki biri olsa da böyle. Okumadan yaşayamayız artık.
Küçük bir okuma kulübü kurdum. Yakın çevremden. Her ay bir kitabı okuyup bir kafeye oturup tartışabileceğimiz bir kulüp. Ortak
Evveliyetle söylenmelidir ki Huzur’u okumak iç nizamın düzenli işleyen çarklarına pas bulaştırmaya atılan ilk adımdır. Eğer öncesinden, benim gibi, iç nizamınız paslanmaya başlamışsa bu oluşumun daha hızlı gerçekleşeceğine inanılmalıdır. 1 günlük anlatı zamanının arasına sıkıştırılan 1 yıllık anlatılan zamanın; büyük bir aşkın gölgesinde koca bir
"Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında...''
Tanpınar okumanın bir sırası var mıdır? Sitede son zamanlarda yazarlara ait kitapların okuma sırası paylaşılıyor. Kimi yazarlar için bu kıstas elzem iken kimi yazarlar için sayfanın boş kalmaması adına boş torbayı doldurmaya benziyor. Peki Tanpınar için hangi kıstasa dayanmalıyız? Tanpınar,
Peygamberleri yeryüzünde medeniyet inşa eden insanlar olarak gören Sezai Karakoç, “Yitik Cennet” adlı eserinde cennetin sekiz kapısı olarak nitelendirdiği Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Süleyman, Hz. Yahya, Hz. İsa ve cennetin kendisi olarak nitelendirdiği Hz. Muhammed’in hayat tecrübelerini insan-medeniyet ilişkisi
Kitabın ilk kısmında Konya şehrinin Mevlana'nın yaşadığı döneme kadar tarihsel sürecini kısaca özetleyip, Mevlana'nın hayatı hakkında kısa yaklaşık 20 sayfalık bir bilgi verilmiştir. Mevlana'yı tanımak ve tasavvufu anlamak için bu bilgilerin yeterli olmadığı aşikardır. Fakat tasavvufun amacı ve merhalelerini birazcıkta olsa bilenler için hızlı bir özet sayılabilir kitabın ilk kısmı.
İkinci kısmında Mesneviden örnek kıssalara yer verilmiş. Son kısmında ise Mevlana'nın gazel ve rubailerinden bazılarını; akıl, aşk, sevgi, dostluk vb. başlıklar altında sınıflandırarak bizlere sunmuştur.
Kitabı Mevlana'yı tanımak için okumak yetersiz kalsa da Mesnevi'yi okumaktan gözü korkanlar için ya da Mesnevi hakkında hiç bilgisi olmayanlar için bir tanıtım niteliğindedir.
"O cennetin kapısı değil, Cennet’in ta kendisidir…"
Kapılar, göğün ruhumuza açılan kanatları...Ümmi ve bilge...Kandil ve turap...Hikmet ve Kuyu...
Sekiz peygamber ve O'nun nuruna bir hayret ile sığınan ufukları...
Hz.Adem; O'nun yüzü suyu hürmetine yaratılan kâinatın ilk sırrı...
Karakoç'un lisanıyla...
"Cennette hiçbir
Nazım Hikmet'in Aziz Hatırasına
Dünya tarihinin belki de en kanlı yüzyılının başında doğdu. Dönemin koşullarına göre oldukça varlıklı ve eğitimli sayılabilecek bir aileden geldi.
“Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim” der Otobiyagrafisinde.
Paşazadeydi aslında burjuva karşıtı olmasına rağmen. Ancak çok kızardı kendisine “Paşazade” diye
Bir çocuğun anne özlemi etrafında hayatı izleyişinden nereye varabiliriz ki? Proust, Swann’ların tarafı veya Guarmantes tarafından bakarak bize ne söyleyebilir?
Aslında anlatılan hikâyelerin hangi tarafta olduğunun bir önemi yok. İnsana, davranış biçimlerine, davranışın özündeki tutarsızlıklara dair bir sorgulama izleyeceğiz birlikte. Hangi