Ya kaçanlar?
Şimdi her biri
Bir başka köyde göçebe
Birbirinden yüce dağlarda koçer.
Yalın ayak giden çocuklar
Ayaklarına sivri kayalar
Dikenler bata bata gitti...
...
Kendi vatanında mülteci yaşayan,
Yalın ayak umuda koşan,
Yaralı yurdun
Yoksul çocuklarına
Güneşi doğur
Ben seni yüreğimin içinde,
Başımın üstünde tutarım zaten.
GÜNEŞİ DOĞUR
Bana güzel yemekler
yapmazsan da olur
süslü sevgi sözcükleri
Kulanmasanda olur.
Kendi vatanında mülteci yaşayan,
Yalın ayak umuda koşan,
Yaralı yurdun
Yoksul çocuklarına
Güneşi doğur
Ben seni yüreğimin içinde,
Başımın üstünde tutarım zaten.
Yalın bir dil...
Keşke genç yetenekler, uzun ve anlaşılmaz cümleler kurarak "derin" olunmayacağını, yalınlığın derinliğe engel olmadığını Yaşar Kemal'den öğrense. Büyük Stendhal ne demişti: "Romanda en iyi dil, zabıt katibinin dilidir." Balzac da öyle yazmıştı, Dickens da, Tolstoy da, Flaubert de, Hemingway de, Steinbeck de... Çünkü hepsinin derdi hikayelerini iyi ve okunur bir biçimde anlatmak, bu yolla unutulmaz karakterler yaratmaktı.
Sayfa 210 - Doğan KitapKitabı okudu
Sabahattin Ali'nin Dil Görüşü...
Mademki dil, kitle ile bir anlaşma ve iletişim aracıdır; o halde önce anlaşılır olmalıdır; yalın, sade ve süssüz.
Sayfa 65Kitabı okudu
Etkileyici samimilikte bir şiir..
..Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Bana güzel yemekler
yapmasan da olur
Süslü sevgi sözcükleri
Kullanmasan da.
Kendi vatanında mülteci yaşayan
Yalın ayak umuda koşan
Yaralı yurdun
Yoksul çocuklarına
Güneşi doğur
Ben seni yüreğimin içinde
Başımın üstünde tutarım zaten
...
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı ve yüzüm
Basit yaşamak, sade ve anlaşılabilir olmak en güzeli.
Yaşlanmış köylü bir kadın, tanrısına renkli bir resim, basit bir madalyon veya bir tespihle varır ya, bizlere de dert anlatmak için böyle yalın bir dil gerekmiş meğer.
