Gözlerimi açtım. Neredeyim? Uyurken yatağımdaydım. Evimde! Şu an yemyeşil bir ormandayım. Bu nasıl olabilir? Anlam veremedim ilk önce. Anlamaya çalıştım. Şaşkınlık... Yerini korku aldı bu sefer. Sakin ol... Sakin kal! Derin derin nefes aldım. Etrafa baktım. Kimse yok. Yalnızım. Nasıl geldim ben buraya? Sorular... Sorular... Yaklaşık on dakika
Okumak,
Okuduğun kitabın etkisinde kalmak,
Bir adım daha ötesi, okuduğun kitabı anbean yaşamak!
Bu duyguyu en güzel şiir kitapları tattırıyor sanırım. Zira oradaki acılarla acılara bürünüyor, en kalabalık insan bile olsanız oradaki yalnızlıkla yalnızlık çekiyor, hayata sımsıkı bağlı olsanız da oradaki dizelerle ölüyorsunuz. Bu yüzden her ruhun
İçimizi kemiren yıkım, insanın iliğine işlemiş olan acımasızlıktır, tümümüz, bu zehirle can vereceğiz.
..
İnsan kör geçer yaşam yollarından. Çevremizde bulunan korkunç yoksulluğun ne kadar azını görüyoruz aslında!
Körlük, zamanı ve mekânı alt etmeye yarayan bir silahtır; varlığımız tek dayanağını duyularımızla, gerek yapıları, gerekse kapsamları
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
"İnsalar iyisini bulmak için bavuluna saklar ihaneti ve çekip giderler. Ne versen yetinemezsin. Aşk karın doyurmuyor masalı dillerde dolaşıp duruyor. Hayattaki en güzel şeylerden biri değil miydi sevgi ? Şu sağ çıkmayacağımız hayatta,insanın alabildiği en güzel haberlerden biri değil miydi seni seviyorum cümlesi ? Yalanlarla kurulu bu dünyada gerçek olan tek şey değil miydi ? Masum duygular,sıcak hayaller. Aşk karın doyurmaz diyerek gidiyor kimileri. Peki bu gidişler nereye ? Herkeste bi gitme isteği. Sevdiklerimiz gidiyor Tahsin ? Ben gitmeye cesaret edemiyorum. Ben belki varlığım birilerini mutlu ediyordur diye düşünerek kalkıp uzaklara çekip gidemiyorum Tahsin."