"İyi Misin?" Diye soruyorsunuz ya aslında bedenen çok iyiyim, ama ruhsal anlamda iyi miyim değil miyim? Onu inanın ben bile bilmiyorum..😕 Bu zamana kadar iyi hissettim, güçlü durdum, dayandım, sabrettim.. Ama artık şu son günlerde o kadar çok olay yaşadım ki... herşey üst üste geldi.. Özellikle yangın beni çok etliledi..Kendimden çok
LÜTFEN OKUYUNUZ!
Merhaba 1k sakinleri. Şu günlerde Türkiye'nin gündeminde olan bir konudan bahsedeceğim. Kore pop müziği ( K-pop) ile ilgili. Ya bu insanların bizim müzik zevkimizle ne alıp veremedikleri var? Ya bu şey futbolda " Sen nasıl Beşiktaş değil de Galatasaray'ı tutarsın!" dermiş gibi. Hani Türkiye özgür bir devletti. Madem Türkiye özgür
Reklam
Dünya’nın Sonu
Günün birinde, uzak bir gelecekte, Dünya üzerindeki son güzel günümüzü yaşayacağız. Eninde sonunda, şu andan milyarlarca yıl sonra, gökyüzünü ateş kaplayacak. Güneş büyüyecek, gökyüzünün tamamını dolduran azgın bir yangına dönüşecek, göklerdeki her şey onun yanında cüce gibi kalacak. Dünya üzerindeki sıcaklıklar hızla yükselirken okyanuslar kaynayıp buharlaşacak, geriye yanmış, kavrulmuş bir manzara bırakacak. Dağlar en sonunda eriyecek ve sıvılaşacak, bir zamanlar canlı şehirlerin bulunduğu yerlere akan lav sellerine dönüşecek. Fizik yasaları uyarınca, bu iç karartıcı senaryodan kaçınmak olanaksızdır. Dünya eninde sonunda Güneş etrafından yutulurken alevler içinde ölecektir. Bu, bir fizik yasasıdır.
Sayfa 173 - ODTÜ YayıncılıkKitabı okudu
Zinadan dolayı taşlanarak ölüme mahkûm edilen bir İranlı ka￾dın. Bir Avrupa gazetesiyle söyleşi yapmayı başaran kadın, sadece oğlumun önünde yapmasınlar, diyor. Time'm kapağında burnu ve kulakları kesilmiş AfganistanlI bir kızm fotoğrafı. Şok edici bir fo￾toğraf, burnun olması gereken yerde kocaman bir delik kararıyor. Moskova yakınlarında büyük bir yangın, şehrin üzerinde bo­ ğucu bir duman yayılıyor, kurbanların sayısı her gün yükseliyor. Avrupa’da seller. Pakistan’da sağanak yağışlar. Gazete başlıklarını defterime geçiriyorum. Tarihler Ağustos 2010’u gösteriyor. Bu türden haberleri Eski Ahit’te ve bazı ortaçağ kroniklerinde okudum. Sadece gazete başlıklarından bir dergi yapılsa ilginç olurdu. Tufan... Yangın... Kesilmiş... Gazeteyi dikkatlice katlıyorum, sonra bir kez daha, bir kez daha, bir peçete boyutuna gelip, okunabilen sadece ...an ...m ... iş olana kadar. Onu “Kı­rılır” yazılı bir kutunun içine tıkıyorum.
Problem derken matematigi, Güzelsin derken fiziği, Başarı derken kazanmayı, Savaşmak derken öldürmeyi, Kazanmak derken savaşmayı, Öldürmek derken mezara sokmayı anladık... Oysa dışa bakıp içi göremedik, söze bakıp özü,tene bakıp kalbi ve dumanı görüp yangını anlayamadık. Yanlış anlamışız ya bir çok şeyi. Evet yenilen,yaralanan, kırılan, yanlış anlayan bir insan değişir,gelişir ve eskisi gibi asla olmaz... Nevzat Özer-Yazar-Psikolojik Danışman
Her yerin küçük bir meydanı, bir katedrali ve arkasında, hemen bir çan sesi mesafesinde bir oteli var. Odayı gözden geçiriyorum. Lyublyana’dayım, Sezesyon tarzındaki altın yaldızlı “1907” yazısıyla Hotel Union’ın kalın yeşil dosyası da bunu doğruluyor (1907 hotelin kuruluş yılı). Çanlar çalıyor, hafif, aydınlık bir güç beni acele etmeye, giyinip aşağı, sokağa doğru koşmaya itiyor. Çanlarla beden arasında, çanların asırlardır haberini verdiği tüm neşe ve hüzünlerle, nikâh ve ölümlerle, yangın ve ayaklanmalarla, seller ve gösterilerle bağlantılı çok eski bir muhabbet var muhtemelen. Onları duyar duymaz sokağa koş. Kalabalığa karışıyorum, bireysel kimliğimi silerek içinde erimeye çalışıyorum. Şimdi, diyorum kendime, bu cumartesi veya pazar, sadece burada, bu şehirde, bu insanlarla birlikteyim. Tüm bunların bir parçası olmak, katedrale başım önümde girip kapıda haç çıkartmak istiyorum -bunu bazen Ortodoks bazen Katolik usulü yapıyorum, hangisi daha münasiptir bilmiyorum, bağışla beni Tanrım- ilahiler kitabını alıyorum, bir sayfayı açıyorum, sözleri anlamıyorum, ilahi söyleyenlerin seslerini, orgun cevabını duyuyorum, Tanrı’nın sesi böyle mi olurdu, tok, sıcak ve aynı anda ciddi. Kendimi himaye altında ve rahat, her şeyin bir parçası gibi hissediyorum. Ama bana ait olmayan bir hayatı, sadece bir gün, hatta bir gün bile değil, sadece bir sabah tattığım için hafif bir günahkârlık duygusu da hissediyorum.
Sayfa 210 - VII. Global Güz, Global GüzKitabı okudu
Reklam
97 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.