Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Muhteşem bir rezalet: Doğuyorum.    Gözlerim kapalı. Tamamıyla bilinçaltından ibaretim. Göbek bağını çoktan kestiler: evrende bağım kalmadı. Düşünmüyorum ama it'i hissediyorum. Gözlerimle körü körüne memeyi arıyorum: koyu bir süt istiyorum. Kimse istemeyi öğretmedi bana. Ama istiyorum. Gözlerim açık, tavana bakar hâlde uzanıyorum. İçerisi karanlık. Titreşen ben çoktan şekillendi. Ayçiçekleri var. Uzun başaklar. Ben varım.    Zamanın sığ gürültüsünü duyuyorum. Dünya aldırmadan şekilleniyor. Duyabiliyorsam bu, zamanın oluşmasından önce var olduğum için. Bilincim hafif ve şimdi hava. Havanın ne zamanı ne mekânı var. Hava her şeyin var olacağı bir lamekân. Yazdığım her şey havanın müziği. Dünyanın oluşması. Yavaş yavaş olacak olan yakınlaşıyor. Hazır olan var. Gelecek ileride ve geride her iki tarafta da. Gelecek her zaman var olmuş ve olacak olan. Zaman ortadan kalksa bile mi? Sana yazdığım şey okumak için değil- var olmak için. Meleksi benliklerin trampetleri yankılanıyor zamansızlıkta. İlk çiçek havada açılıyor. Yeryüzü olan yer şekilleniyor. Geriye kalan hava işte, geriye kalan daimî bir değişimdeki yavaş bir yangın. ''Daimî'' sözcüğü yok mu yoksa, zamanda olmadığından? Ama patlama var. Ve benim varlığım da var olmaya başlıyor. Zaman başlıyor mu?    Bir anda fark ettim ki yaşamak için düzene ihtiyacı yok insanın, takip edilecek bir motifin kendisi de yok zaten: doğdum.
Sayfa 39
Elaine her gün ortalıktan kaybolmayı düşünür. Yanına hiçbir şey almadan çekip gidecektir. "Kendine sahipsin" der insanlar, onu da durduran budur. Hiç olduğundan korkmaktadır. Var olmadığından.
Sayfa 252Kitabı okudu
Reklam
Hiçbiri göründüğü gibi değildir, hiçbiri düşündüğünüz gibi değildir, hiçbiri olmalarını istediğiniz gibi değildir. Hepsi aynı anda hem daha fazla hem de daha azdırlar - fazlasıyla insan.
Sayfa 294Kitabı okudu
344 syf.
7/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Birbiri ile iç içe ama kopuk, aile ama farklı dünyalar, kalabalıklar içinde yalnızlık gibi aslında yozlaşan Amerika ailelerini anlatıyor gibi görünsede benzer durumlar bugün bizim içinde geçerli. Okuduğuma pişman olmdığım ve okunmasını tavsiye ettiğim bir roman
Yangın Müziği
Yangın MüziğiA. M. Homes · Sel Yayıncılık · 201221 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Hasretinden prangalar eskittim ekseninde Ahmed arifle ankara sokaklarına Ve yazılamamış şiirlerine dair.. ‘Karanfil sokağında bir camlı bahçe Camlı bahçe içre bir çini saksı Bir dal süzülür mavide Al - al bir yangın şarkısı, Bakmayın saksıda boy verdiğine Kökü Altındağ'da, İncesu'dadır.’ Her karanfil sokağına aylaklıkla işim düşende,
Hasretinden Prangalar Eskittim
Hasretinden Prangalar EskittimAhmed Arif · Metis Yayınları · 201739,9bin okunma
344 syf.
4/10 puan verdi
Kitap sıradan bir Amerikan ailesinin bireylerinin depresif hareketleri, tuhaf alışkanlıkları, tercihleri, huzursuzlukları, memnuniyetsizlikleri gibi klasikleşmiş özelliklerinin yoğun cinsellikle harmanlanmasından oluşuyor. Bazı bölümler oldukça gerçekçi betimlenmişti. Hakkını vermeliyim. Zaman zaman midem bulandı ve oldukça daraldım. Heyecan arayan bu kitapta bulamaz(Son bölüm hariç) Tavsiye eder miyim? Mutlaka okunması gereken bir kitap değil bence. Fakat merak eden, sağlıklı bir duyuşsal güce sahip olduğunu düşünen tabii ki okuyabilir. Son olarak, zavallı Sammy ya...
Yangın Müziği
Yangın MüziğiA. M. Homes · Sel Yayıncılık · 201221 okunma
Reklam
Hiçbir şey söylemeden bir adım geri atıp merdivenlere doğru "Mal?" diye bağırdı. "Ne?" "Kapını kapat ve kilitle. Hiçbir şekilde buraya çıkmı­yorsun. Ben gelebilirsin diyene kadar orada kal, anlaşıldı mı?" Kısa bir sessizlik oldu. Sonra Mal bağırarak cevap ver­di. "Yangın çıkarsa?" "Yan." "Siktir git." Aşağıdaki kapının çarptığını duyduk. "Kilitle!"
Sayfa 190 - Bayılıyorum bu ikiliye sjslaşdlaş
Bizim müziğimiz, birbirinden kopuk olarak, iki yönde gelişti: Halk Müziği, Türk Sanat Müziği. Aslında sanat müziğimizin, halk müziğimizi de içerip gelmesi gerekirken, bizde böyle olmadı. Bunu, salt makamsal açıdan söylemiyorum. Halk türkülerinin yaşamdaki işlevini de yüklenip gelmesi gerekirdi; doğum, ölüm, askerlik, yiğitlik, güzellik, deprem, sel, yangın, pire, bit, çekirge, sinek, çocuk, aşk, kaynana, tren vb. gibi olumlu olumsuz doğa ve toplum olaylarını anlatan türküler gibi, yaşama bağlı bir müzik olamadı demek istiyorum. "Yöresellikten Ulusallığa Ulusallıktan Evrensele" Konuşan: Sadika Dikna Erden (Bilim ve Sanat, 96, Aralık 1983)
Sayfa 167 - Konuşmalar (Adam Yayınları, Birinci Basım: Eylül 1985)Kitabı okudu
Schostakowitsch, 7. Sinfonie, "Leningrader"
HİTLER FAŞİZMİNE KARŞI DİRENİŞ, LENİNGRAD SENFONİSİ ve ŞOSTOKOVİÇ Tarih: 18 Aralık 1940... Hitler, Alman Ordusu'na tarihin en geniş çaplı askeri harekat emrini verdi: Hedef Sovyetler Birliği idi. Almanların Barbarossa Harekatı öğrenilince Leningrad'da olağanüstü günler başladı. Örneğin; “Müzelerin Anası” olarak bilinen Hermitage Müzesi'ndeki 3
"Müziğin eczacılık öğrenimime engel olmasına as­la fırsat vermezdim. Oxford'a gitmek istemiyor musun, oğlum?" "İstiyorum elbette!" Annem, "Bu son aylar çok önemli," dedi yakarırca­sına. "Biz yalnız senin iyiliğini düşünüyoruz, yavrum." Yıllar yılı aşılanan fikir, profesyonel müzisyen olma­ nın ayıplandığı düşüncesi, karşılık vermemi önlüyordu. Babam, aklımdan geçenleri anlamış gibi yumuşacık ba­ kışlarla, üzgün üzgün bakıyordu masanın karşısından. Sert davransaydı katlanabilirdim. Ama o, ikimizin de önünde aynı çelik zorunluluk yükselirmişçesine, anla­ yışla konuşuyordu. "Müziği, boş zamanlarında ilgilenebileceğin bir uğ­raş olarak düşünmeye alış. Benim yaptığım gibi. Zaten radyoyla gramofon öylesine yayıldı ki profesyonel mü­ zisyenlerin çoğu işsiz kalacaklar yakında. Bir düşünse­ ne, çocuğum. Sana tanınan fırsatları iyi'değerlendirebil­ sen doktor bile olabilirsin." Bunun üzerine, sınava hazırlanmaktan vazgeçtiğimi Yo-yo'ya bildirmek gibi güç bir görev yaptım. O fazla bir şey söylemedi oysa. Bunu bekliyordum dercesine başı­nı sallamakla yetindi. Sonra da derslerde zaman öldür­meye başladık yine. Şimdi her zamankinden de çok za­ man öldürüyorduk çünkü kavgalar görülmemiş bir dü­ zeye ulaşmıştı. Henry, sırtında kruvaze kahverengi ta­kım, cebinde çifte dolmakalemle, sakin, ancak kararlı bir tavırla evden çıkarken bir yangın bırakıyordu arka­ sında. "Yani bana hiçbir gönül borcun yok, öyle mi?" "Aldığımızın karşılığın'ı her zaman verdik!"
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.