PERİHAN YANAL GÜZELDİ, ÇALIŞKANDI, HIRSLI VE CANA YAKINDI Perihan Yanal (1916-1954) Gün ışıdı çöplükte Ben kaçıncı kattayım. Işıktan son gelenim Terinim, ellerinim Elin elime katık. Martılar denizden itik
Yahudi Avukat Şahota
Kahire’de Avukat Şahota ve ailesi ile dostluğumuzu ilerletmiştik. Her şey kendiliğinden gelişmişti. Mısır hükümetinin masraflarını karşıladığı otelin restoranı yerine çoğunlukla onlarda yiyorduk yemeklerimizi. Konferansta oturumlar arasında süre olduğu zaman onlara gidiyor, bir iki saat dinleniyordun. Çok fazla tanımasan da, cana yakın bulduğun,
Reklam
Elleri eczanenin demir kepenklerinin kilidini açarken, gözleri caddenin karşısındaki pizzacının kapalı kepenklerinde durakladı. Binbir umutla açılış yapmışlardı. Haftalarca sürmüştü üç katlı binanın pizza ve mantı evi olarak düzenlenmesi. Kapı kollarından duvara asılacak tablolara, çatalların modelinden peçetelerin rengine kadar bütün ayrıntılar önemsenmiş, hiçbir masraftan kaçınılmamıştı. Demir, açılış günü, orada çalışacak gençlerin verdiği bir demet merhaba gülünü kurutup eczanenin girişine asmıştı. Kepenkleri artık kapalı olan pizzacının, işlerini uçarak yapan genç siluetleri geçit yaptı zihninde. Mantıları rock “müzik” eşliğinde açmak zorunda kalan teyzelerin yarı şaka yarı ciddi sitemleri arasında, etrafa ses ve ışık saçan üç katlı bina, ölmüştü. Paslanmaya yüz tutan kepenkleriyle caddenin metruk bir hal almasına katkıda bulunuyordu artık.
Temel meselelerde cemiyet, gizemli ve güvenilir bir biçimde bilgi sahibidir. Lázár bir keresinde yarı şaka yarı ciddi, dedikodu kadar gerçek bir şey olmadığını söylemişti. Genellikle insanlar arasında sır olmuyor. Kısa dalgalar vasıtasıyla, birbirimizin en gizli saklı düşüncelerine kadar her şeyi öğreniyoruz. Sözler ve hareketler sa dece bu bilginin sonuçları. Bence böyle. İşte bu şekilde yaşıyorduk
Kayalık Dağlar'ın en yüksek tepesini üstü açık bir vagonda, kar fırtınası altında geçen Jack London, iyi kalpli bir demiryolu memurundan Reno'dan yola çıkan General Kelly birliğinin, karşı yoldan gelmekte olduğunu öğrendi. Öğrenmesiyle, yük vagonuna atılması bir oldu. Yerlere serili hasırlar üzerinde seksen dört kişi vardı. Birbirlerine sokulmuşlar, ısınmaya çalışıyorlardı. Jack London, yarı şaka yarı ciddi küfre­den adamların orasına burasına basarak geçti. Dara­cık bir yer bulup çömeldi. Böylece sanayi ordusuna katılmış oldu.
Zübeyede Anne kara kara düşünüyordu. 'Kocasından kalan azıcık aylıkla üç çocuğunu nasıl doyurup okutacağını bilemiyordu. Biz arkadaşları 'Mustafa'nın üzüntüsünü dağıtmaya çalışıyorduk, annelerimizse Zübeyde anneye yardım etmeye çalışıyorlardı ama nafile ... 1890, LANGAZA Selanik'e otuz kilometre uzaktaki Langaza'daki bir çiftlikte yaşayan
Reklam
267 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.