109 syf.
7/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Knut Hamsun oldukça sakin bir tablo çizmiş bu kitapta. Bir romandan ziyade küçük bir köyün günlük, sıradan hallerini anlatan bir günlük gibiydi adeta. Hal böyle olunca kitap okur gibi değil de orayı izler gibi hissettim. Hemen hemen her karakterin gözünden bir şeyler aktarılması da hoş bir detaydı. Başka kitaplarda kolay kolay göremeyeceğimiz bir şey bu. Bu karakterler de son derece sıradan karakterlerdi. O yüzden ister istemez sempatik buldum onları da. Belki de günlük hayatımızı anımsattıklarından olsa gerek. Bazı karakterler merak uyandırıcıydı. Bunların üstünde biraz daha derinlemesine durulmasını isterdim. Yaşlı Mack, rahibin karısı veya Olga gibi. Bir de bazı olayların çok üstünde durmadan başka bir olaya geçilmesi biraz garip geldi. Tam ne olacak diye beklerken farklı bir yere gitti her seferinde kitap. Ve sonunda sakin bir şekilde başlayan roman gene aynı şekilde sakin ve ucu sonsuz ihtimallere açık bir şekilde sona erdi. Açlık kitabına kıyasla biraz yavan geldi bana ama bu da Açlık kitabının harika olmasından kaynaklanıyor belki de. Behçet Necatigil çevirisini de okumak da çok güzeldi. Ne olursa olsun bu kitabı okumak hoş bir deneyimdi bence. İskandinav edebiyatını okumak için de Knut Hamsun’dan daha iyi bir tercih olamaz ilk etapta zaten.
Uçarı
UçarıKnut Hamsun · Arma Yayınları · 199017 okunma
201 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kitap, kurtuluş savaşı sırasında Yunanlılar tarafından işgal edilen İzmir ve Aydın halkının yaşadıkları acı, zulüm ve işkenceleri, verdikleri mücadeleleri yine onların gözünden anlatmış. Genç, yaşlı, kadın, erkek  kendi imkanları ile silahlanarak dağlara çıkmaları, milli mücadele için yaptıkları kahramanlıkları ve düşmanla işbirliği içinde olanları, kendi halkına vicdanı hiç sızlamadan zulm edenleri, fakat bunun yanında düşman birliklerinin içinden çıkan yapılan eziyet ve zulme vicdanı elvermeyip karşı çıkanları da es geçmemiş yazar. Tüm bu mücadele de yer almış olan Kerami Efe ile  vatanını, milletini iki kuruşa satan, düşmanla işbirliği yapan Davut Ağanın, güzel ve cesur, kızı Meryem'in aşkı hüzünlendiriyor insanı. Bazen gözyaşlarımı tutamayarak, bazen sinirden elim ayağım titreyerek okuduğum tarihi bir kitaptı. O dönemi anlatan pek çok kitapta olduğu gibi bu kitapta da ülkenin sosyolojik durumu, halkın psikolojisi de aktarılmış okuyucuya, takıldığım bazı konular üzerinde de  kitabı bitirdikten sonra uzun uzun düşününce haksızlık ettiğimi, farklı bir bakış açısı ile bakmam gerektiğini kabul ettim. Belirli bir düzen içinde ; örf adet ve gelenekleri ve inançları doğrultusunda yaşayan toplumun, getirilen yeniliklere tepki göstermesi, kabul etmek istememesi doğaldı. Bugün bu topraklar üzerinde böyle özgür ve rahat yaşıyabilmemizi, bu vatan için, namusu için, dini için canlarını, gözlerini bile kırpmadan verenlere borçluyuz. Hepsini Rahmet ve Minnetle anıyoruz.
Sel
SelYavuz Bahadıroğlu · Yeni Asya Yayınları · 1977170 okunma
Reklam
83 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU-Spoiler içerebilir!
Ünlü roman yazarı R., 41. yaş gününde bir kadından imzasız bir mektup alır. “Sana, beni hiç tanımamış olan sana” diye, başlar mektup. Grip nedeniyle çocuğunun öldüğünü, yaşadığı bu büyük acıyı ise ancak kendisiyle paylaşabileceğinden dolayı sana yazıyorum, der. Bu mektup eline geçtiğinde , kendisinin de artık hayatta olmayacağını belirtir.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Olimpos Yayınları   · 2019226,8bin okunma
324 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Kitaptaki ana olay Jouja’da gerçekleşir ve tarihsel bir tabana dayanır. 1958’de And Dağlarının eteklerinde bir köyde mevcut hükümeti devirmek amacıyla başlayan silahlı bir isyan hareketi bastırılır. Bu isyan hareketinde daha çok liseli öğrenciler katılmıştır ve isyan genç bir idealist ve yaşlı bir Trotsky yanlısı tarafından planlanır. Ancak bu
Mayta'nın Öyküsü
Mayta'nın ÖyküsüMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 199256 okunma
100 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu güzel oyun temel olarak,kahramanımız Arnolphe'nin küçük yaşta köylü ve yaşlı bir kadının elinden ''sözüm ona''yetiştirmek için alıp büyüttüğü aslında asıl amacının, zamanı gelince kendine eş yapacağı güzeller güzeli Agnes ile yapmayı planladığı evliliğe dayanıyor. Kahramanımız boynuzlanma korkusu ve Agnes'i avucunda tutabilme kaygısıyla sürekli olarak ona ,cahilliği övüp,eli kalem tutan,sanat,şiir seven,danslara giden,kitaplar okuyan yani genel olarak kültürlü kadınların ne kadar günahkar ve namussuz olduklarından gem vurmakta. Oysa ki,kahramanımız alttan alta bu kültürlü kadınlara imrenmektedir,ancak tabiatında bulunan bazı komplekslerden dolayı kadınlara hiç güvenmemektedir ve bu güvensizliğin dışa vurumu,güzeli, günah çamuru ile sıvaması oluyor. Kahramanımızın bir diğer sıkıntısı ise yaşı,kendisi kırklı yaşlarında olduğundan genç ve güzeller güzeli Agnes'e ayak uyduramayacağını düşünüyor,bu aralarındaki yaş farkı da kahramanımızın ruh ve düşünce durumunda türlü türlü,entrikaların,boynuzlanmaların ,kandırılmaların olduğu bozukluklarına yol açıyor.. Ben şahsen tiyatro okumayı çok severim ve Molière okumakta inanılmaz keyifli,eğlenceli. Ne diyor Edip Cansever; ''Tiyatrolar ki benim en sevdiğim boşluklarımdır'' Güzel düşünün,iyi kalın.... Namaste.
Kadınlar Mektebi
Kadınlar MektebiMolière · İş Bankası Kültür Yayınları · 20111,542 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir Yaz Kitabı
Kitabı okudukça ne çok özlemişim Stefan diye başladım. Uzun zamandır hasret kalmış bir arkadaş misali yine buluştum Zwegle. Öncelikle kitabı sadece Mürebbiye öyküsü ile bulacağımı sanmıştım şayet 4 farklı öykü var içinde. Mürebbiye öyküsü adından anlaşılacağı üzere bir öğretmenden bahsediyor ama ana fikir bence çocukların dünyasında birden bir yetişkinin dünyası girerse ne olur? Acaba yetişkinler dünyasındaki kötülükler ne derece etkiler onları. Bu bağlamda öyküde ki duygu yoğunlukları beni çok etkiledi. İkinci öykü Yaz Novellası, garip bir şekilde duyguların aktarılış şekli bir yaşlı adam ve genç kız üzerinden ilerliyor iki farklı yaşta da yaşanan hezeyanlar bu iki tipi görünmez bir bağ ile bağlıyor. Kurgusu güzeldi sanki bir arkadaşımla oyundaymışım hissi verdi. Üçüncü öykü Geç Ödenen Borç, en beğendiğim kısımdı. Bir kadının genç kızken hayran olduğu bir kimseyi yıllar sonra bir düşkün olarak görüp ona olan duygularını tarif eden bölümde sanki o merhamet, hayal kırıklığı insana işliyor. Sonunda mutlu oldum ama ve şunu anladım küçücük bir dokunuş birinin hayatını ne denli etkiler. Küçük dokunuşları seven biz öğretmenler için almam gereken mesajı aldım. Dördüncü öykü Kadın ve Yeryüzü, adı ne kadar güzel diyerek başladım. Bu bölümde çok fazla betimleme vardı bir adamın beğendiği bir kadını yeryüzü ile betimlemesi, doğa ile karışık sevmesi ve onu doğa olayları ile anlatması takdire şayandı. İlk başlarda bulunduğu yeri tarif ederken ki o sadelik, insanın içini pırıl pırıl eden ortam, ahh orda olsaydım dedirtti. İyi okumalar diliyorum :)
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126,7bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.