Okuduğum bir kitapta " Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? " diye bir ibare geçiyordu. Buna en güzel örneklerden bir tanesi. Hayatının alt üst olduğunu düşündüğü bir dönemde her şeyi bırakıp yaşamaya hayata yeniden başlayan bir kadının hikayesi. İnsana cesaret veren bir kitap.
Ye Dua Et EvlenElizabeth Gilbert · Pegasus Yayınları · 2010239 okunma
Kurtuluş Savaşı dönemini yaşamış ve bu dönemi romanlarına en güzel şekilde zemin yapmış bir yazarın yaşantısını anlatan bir biyografi. Biyografileri çok seven bir okur olarak severek okuduğum kitaplardan bir tanesi.
Türkiye'nin hüzünlü bir dönemini, dönem dönem kanayan bir yarasını Sivas katliamını, katledilenleri, yaşamlarını, neşelerini hüzünlerini sanki siz de oradaymışsınız gibi sizi de içine alarak anlatan samimi bir kitap.
Almanya'dan gecesini gündüzüne katıp çalışarak aldığı arabasıyla yola çıkıp köyüne giden bir adamın monologları. Geç okuduğum ama çok sevdiğim kitaplardan bir tanesi daha.
Akıcı bir dille yazılmış, bir devre damgasını vurmuş bir cihan padişahının kalbini çalan kadının yaşamına dair rivayetlere bir yenisini daha ekleyen her tarihi roman gibi çok eleştirilen bir kitap.
Psikanalize temel taşlarını ekleyen bir aydının bu taşları aslında kendi yaşantısından, aile yaşantısından çalıp bu bilime taşıdığı fikrini insanın aklına sokan bir kitap. Okunması kolay, su gibi akan bir kitap.
Her okur bir gün ben de en sevdiğim yazar gibi bir şeyler yazabilir miyim diye düşünmez mi? Ben çok düşünürüm. Böyle bir yeteneğimin olmadığını bile bile yine de düşünürüm. Yol gösterici olabilecek nitelikte usta bir yazardan notlar. Ben bu kılavuzu kullanabilecek kadar bardağımı dolduramamışım. Belki bir gün olur.
İnsanın insana ettiği zulmün ne kadar ileriye gidebileceğini üzülerek gördüğümüz zamanlara ait ruh yaralayan bir hikaye. Kardeş kardeşe bunu eder mi diye durup düşünüyor insan. Yanıt verilemeyen sorularımıza bir yenisi daha ekleniyor ister istemez...
Okudukça insanın tası tarağı bir bavula toplayıp diyar diyar gezme isteğini arttıran, yerleşik düzenden kaplumbağa düzenine geçmeye heveslendiren bir kitap. İnsan bazen kendi kendine sormuyor değil: güvenle dört duvar arasında durmayı gezginliğe yeğ tutuyorum da iyi mi ediyorum diye. Yanıt vermesi güç sorular sorduran kitaplardan.
Küba Devrimi'nin ardından ülkenin durumuna gazeteci gözüyle güzel zevkli bir bakış olmuş. Hem de Ece Temelkuran'ın kaleminden... Ben çok zevk aldım okuyanların da benim kadar zevk alacağını düşünüyorum.
Günümüzün hızlı, içi boş ya da özellikle boşaltılmış, doyumsuz aşk adı verilmiş ilişkilerinin ardından birbirine dokunmadan, hatta birbirini pek de görmeden aşkın nasıl bu kadar güzel yaşanabileceğini anlatan güzel bir mektup birleşkesi...
İki benzer ruhun dostluğunun yazılı belgeleri olan mektuplardan derlenmiş, aynı zamanda o döneme ışık tutan, naif bir kitap. Bu kitabı okuduğunuzda neden daha önce bu yazarla tanışmamış olduğunuza hayıflanacaksınız...
Kimseye benzemeyen, benzemeyi reddedenlerin hikayesi aslında. Martı Jonathan Livingston da içinde bulunduğu toplumun kurallarına uymayı reddetti, kendisini bir adım ileriye götürebilecek güce sahipken neden sırf toplum bunu istiyor diye yerinde sayasın ki? Bir martının yaşam öyküsü üzerinden okuyucunun kendisine bu soruları yöneltmesini bekleyen, sorgulayan bir kitap...
Oğuz Atay'ı sadece kitaplarından tanıyanlar için sanki kendisi kalem almış gibi o kadar onun üslubuna benzer bir tarzla yazılmış, samimi bir kitap olmuş. Sanki okuduğunuz yaşam kitaplarını severek, hevesle okuduğunuz yazar değil de amcanız, kardeşiniz, mahalleden bir dostunuz. O kadar içten bir anlatım...
